Tılsımlar Mecmuası | Yirmi İkinci Sözün İkinci Makamı Mukaddeme | 61
(47-64)
Elhasıl: Şu kitab-ı kebîr-i kâinat, nasılki vücûd ve vahdete dâir âyât-ı tekvîniyyeyi bize ders veriyor. Öyle de: O Zât-ı Zülcelâl'in bütün evsaf-ı kemâliyye ve cemâliyye ve celâliyyesine de şehadet eder. Ve kusursuz ve noksansız Kemâl-i Zâtîsini isbat ederler. Çünki; bedihîdir ki, bir eserde kemâl, o eserin menşe ve mebdei olan fiilin kemâline delâlet eder. Fiilin kemâli ise, ismin kemâline ve ismin kemâli, sıfatın kemâline ve sıfatın kemâli, şe'n-i zâtî'nin kemâline ve şe'nin kemâli, o zât-ı zîşuûnun kemâline, hadsen ve zarureten ve bedaheten delâlet eder. Meselâ: Nasılki kusursuz bir kasrın mükemmel olan nukuş ve tezyinatı, arkalarında bir usta ef'âlinin mükemmeliyetini gösterir. O ef'âlin mükemmeliyeti, o fâil ustanın rütbelerini gösteren unvanları ve isimlerinin mükemmeliyetini gösterir. Ve o esmâ ve unvanlarının mükemmeliyeti, o ustanın san'atına dair sıfatlarının mükemmeliyetini gösterir ve o san'at ve sıfatlarının mükemmeliyeti, o san'at sâhibinin şuun-u zâtiyye denilen kabiliyet ve istidad-ı zâtiyyesinin mükemmeli-yetini gösterir ve o şuun ve kabiliyet-i zâtiyyenin mükemmeliyeti, o ustanın mahiyet-i zâtiyyesinin mükemmeliyetini gösterdiği misillü... Aynen öyle de: Şu kusursuz, fütursuz هَلْ تَرَى مِنْ فُطُورٍ sırrına mazhar olan şu âsâr-ı meşhûde-i âlem, şu mevcudat-ı muntazama-i kâinatta olan san'at ise; bilmüşâhede bir müessir-i zil-iktidarın kemâl-i ef'âline delâlet eder. O kemâl-i ef'âl ise, bilbedâhe o Fâil-i Zülcelâl'in kemal-i esmasına delâlet eder. O kemâl-i esma ise, bizzarure o esmânın müsemmâ-i zülcemâlinin kemal-i sıfatına delâlet ve şehadet eder. O kemal-i sıfat ise, bilyakîn o mevsuf-u zülkemâlin kemal-i şuûnuna delâlet ve şehâdet eder.O kemâl-i şuûn ise, bihakkal-yakîn o zîşuûnun kemal-i zâtına öyle delâlet eder ki, bütün kâinatta görünen bütün envâ-ı kemâlât, O'nun kemaline nisbeten sönük bir zıll-ı zaîf suretinde bir Zât-ı Zülkemâl'in âyât-ı kemâli ve rumuz-u celâli ve işarat-ı cemâli olduğunu gösterir.
Ses Yok