—Evvelâ, dindar bir adam din muhabbeti için “Hak böyledir. Hakikat budur. Allah’ın emri böyledir” der. Yoksa, Allah’ı kendi keyfine konuşturmaz. Hadsiz derece haddinden tecavüz edip, Allah’ın taklidini yapıp, onun yerinde konuşmaz.
düsturundan titrer.
—Ve sâniyen, bir beşer kendi başına böyle yapması ve muvaffak olması hiçbir cihetle mümkün değildir. Belki, yüz derece muhaldir. Çünki; birbirine yakın zâtlar birbirini taklid edebilirler. Bir cinsten olanlar, birbirinin sûretine girebilirler. Mertebece birbirine yakın olanlar birbirinin makamlarını taklid edebilirler. Muvakkaten insânları iğfal ederler. Fakat, daimî iğfal edemezler. Çünki; ehl-i dikkat nazarında alâküllihal, etvâr ve ahvâli içindeki tasannuatlar ve tekellüfatlar sahtekârlığını gösterecek, hilesi devam etmeyecek. Eğer, sahtekârlıkla taklide çalışan; ötekinden gayet uzaksa, meselâ: Âdi bir adam, İbn-i Sina gibi bir dâhîyi ilimde taklid etmek istese ve bir çoban bir pâdişahın vaziyetini takınsa elbette hiç kimseyi aldatamayacak. Belki, kendi maskara olacak. Herbir hali bağıracak ki: Bu sahtekârdır. İşte, hâşâ yüzbin defa hâşâ!.. Kur’an, beşer kelâmı farzedildiği vakit: Nasıl bir yıldız böceği bin sene tekellüfsüz hakikî bir yıldız olarak rasad ehline görünsün.. hem bir sinek bir sene tamamen tavus sûretini tasannu’suz, temaşa ehline göstersin.. hem sahtekâr, âmi bir nefer; namdar, âlî bir müşirin tavrını takınsın, makamında otursun, çok zaman öyle kalsın; hilesini ihsas etmesin.. hem müfteri, yalancı itikadsız bir adam; müddet-i ömründe daima en sâdık, en emin, en mu’tekid bir zâtın keyfiyetini ve vaziyetini en müdakkik nazarlara karşı telaşsız göstersin.. Dâhîlerin nazarında tasannu’u saklansın?.. Bu ise yüz derece muhaldir. Ona hiçbir zîakıl mümkün diyemez ve öyle de farzetmek dahi, bedihî bir muhali vâki farzetmek gibi bir hezeyandır.
Aynen öyle de, Kur’anı kelâm-ı beşer farzetmek; lâzım gelir ki: Âlem-i İslâm’ın semâsında bilmüşâhede pek parlak ve daima envar-ı hakaiki neşreden bir yıldız-ı hakikat, belki bir şems-i kemâlât telakki edilen “Kitab-ı Mübin”in mâhiyeti; hâşâ bir yıldız böceği hükmünde tasannu’cu bir beşerin hurafatlı bir düzmesi olsun ve en yakınında olanlar ve dikkatle Ona bakanlar farkında bulunmasın ve Onu daima âlî ve menba-ı hakaik bir yıldız bilsin.. Bu ise yüz derece muhal olmakla beraber, sen ey şeytan! Yüz derece şeytaniyyette ileri gitsen buna imkân verdiremezsin! Bozulmamış hiçbir aklı kandıramazsın! Yalnız mânen pek uzaktan baktırmakla aldatıyorsun! Yıldızı, yıldız böceği gibi küçük gösteriyorsun.