Sözler | YirmiBeşinci Söz | 426
(365-462)

Meselâ kelimesi ifade eder ki: Haşirde herkesin bütün a’mali bir sahife içinde yazılı olarak neşrediliyor. Şu mes’ele, kendi kendine çok acaib olduğundan akıl ona yol bulamaz. Fakat sûrenin işaret ettiği gibi haşr-i baharîde başka noktaların nazîresi olduğu gibi, şu neşr-i suhuf nazîresi pek zâhirdir. Çünki; her meyvedâr ağacın, ya çiçekli bir otun da amelleri var, fiilleri var, vazifeleri var, (Esmâ-i İlâhiyyeyi ne şekilde göstererek tesbihat etmiş ise) ubûdiyetleri var. İşte onun, bütün bu amelleri tarih-i hayatlarıyla beraber umum çekirdeklerinde, tohumcuklarında yazılıp başka bir baharda, başka bir zeminde çıkar. Gösterdiği şekil ve sûret lisanıyla, gayet fasih bir sûrette, analarının ve asıllarının a’malini zikrettiği gibi; dal, budak, yaprak, çiçek ve meyveleriyle, sahife-i a’malini neşreder. İşte gözümüzün önünde bu Hakîmane, Hafîzane, Müdebbirâne, Mürebbiyane, Lâtifane şu işi yapan O’dur ki, der:

Başka noktaları buna kıyas eyle, kuvvetin varsa istinbat et. Sana yardım için bunu da söyleyeceğiz.

İşte

Şu kelâm; “Tekvir” lafzıyla, yâni sarmak ve toplamak mânâsıyla, parlak bir temsile işaret ettiği gibi, nazîrini dahi îma eder.

Birinci: Evet Cenâb-ı Hak tarafından adem ve esîr ve semâ perdelerini açıp, Güneş gibi, dünyayı ışıklandıran pırlanta-misâl bir lâmbayı, hazine-i rahmetinden çıkarıp dünyaya gösterdi. Dünya kapandıktan sonra, o pırlantayı perdelerine sarıp kaldıracak.

İkinci: Veya ziyâ metâını neşretmek ve zeminin kafasına ziyâyı, zulmetle münavebeten sarmakla muvazzaf bir memur olduğunu ve her akşam o memura metâını toplattırıp gizlettiği gibi, kâh olur bir bulut perdesiyle alışverişini az yapar; kâh olur Ay onun yüzüne karşı perde olur, muamelesini bir derece çeker, metâını ve muamelât defterlerini topladığı gibi, elbette o memur bir vakit o memuriyetten infisal edecektir. Hattâ hiçbir sebeb-i azl bulunmazsa, şimdilik küçük, fakat büyümeye yüz tutmuş yüzündeki iki leke büyümekle, Güneş, yerin başına izn-i İlâhî ile sardığı ziyâyı, emr-i Rabbanî ile geriye alıp, güneşin başına sarıp, “Haydi yerde işin kalmadı” der. “Cehennem’e git, sana ibâdet edip senin gibi bir memur-u musahharı sadakatsizlikle tahkir edenleri yak.” der.


fermanını lekeli siyah yüzüyle yüzünde okur.

Dinle
-