İkinci Temsil: “Mukabele Sırrı”dır. Meselâ:
Zîhayat ferdlerden (yâni insânlardan) terekküb eden bir daire-i azîmenin nokta-i merkeziyyesindeki ferdin elinde bir mum ve daire-i muhitteki ferdlerin ellerinde de birer âyine farzedilse; nokta-i merkeziyyenin muhit aynalarına verdiği feyiz ve cilve-i aks, müzahametsiz, tecezzisiz, tenakussuz, nisbeti birdir.
Üçüncü Temsil: “Müvazene Sırrı”dır. Meselâ:
Hakikî ve hassas ve çok büyük bir mizan bulunsa; iki gözünde iki güneş veya iki yıldız veya iki dağ veya iki yumurta veya iki zerre herhangisi bulunursa bulunsun, sarf olunacak aynı kuvvet ile o hassas azîm terazinin bir gözü göğe, biri zemine inebilir.
Dördüncü Temsil: “İntizâm Sırrı”dır. Meselâ:
En azîm bir gemi, en küçük bir oyuncak gibi çevrilebilir.
Beşinci Temsil: “Tecerrüd Sırrı”dır. Meselâ:
Teşahhusattan mücerred bir mâhiyet, bütün cüz’iyyatına en küçüğünden en büyüğüne tenakus etmeden, tecezzi etmeden bir bakar, girer. Teşahhusat-ı zâhiriyye cihetindeki hususiyetler, müdahale edip şaşırtmaz. O mâhiyet-i mücerredin nazarını tağyîr etmez. Meselâ: İğne gibi bir balık, Balina balığı gibi o mahiyyet-i mücerredeye mâliktir. Bir mikrop, bir gergedân gibi mahiyyet-i hayvaniyyeyi taşıyor.
Altıncı Temsil: “İtâat Sırrı”nı gösterir. Meselâ:
Bir kumandan, “Arş” emri ile bir neferi tahrik ettiği gibi, aynı emir ile bir orduyu tahrik eder, şu temsil-i itâat sırrının hakîkatı şudur ki: Kâinatta, bittecrübe herşeyin bir nokta-i kemâli vardır. O şeyin, o noktaya bir meyli vardır. Muzaaf meyil, ihtiyâc olur. Muzaaf ihtiyâc, iştiyak olur. Muzaaf iştiyak, incizab olur ve incizab, iştiyak, ihtiyâc, meyil; Cenâb-ı Hakk’ın evâmir-i tekvîniyyesinin, mahiyyet-i eşya tarafından birer habbe ve nüve-i imtisâlidirler. Mümkinat mâhiyetlerinin mutlak kemâli, mutlak vücûddur. Hususî kemâli, istidadlarını kuvveden fiile çıkaran ona mahsus bir vücûddur. İşte bütün kâinatın “Kün” emrine itâatı, birtek nefer hükmünde olan bir zerrenin itâatı gibidir. İrade-i Ezeliyyeden gelen “Kün” emr-i ezelîsine mümkinatın itâatı ve imtisâlinde, yine iradenin tecellisi olan meyil ve ihtiyâc ve şevk ve incizab; birden, beraber mündemiçtir. Lâtif su, nâzik bir meyille incimad emrini aldığı vakit demiri parçalaması, itâat sırrının kuvvetini gösterir.