Sözler | YirmiDokuzuncu Söz | 526
(504-534)

Şu Kadîr’in kemâl-i kudretini ve hiçbir şey O’na ağır gelmediğini ve en büyük şey en küçük şey gibi O’nun kudretine ağır gelmediğini ve hadsiz efrad, birtek ferd gibi o kudrete kolay geldiğini, şu âyet-i kerîme ilân ediyor:

Şu âyetin hakîkatını Onuncu Söz’ün Hâtimesinde icmâlen ve “Nokta Risalesi”nde ve Yirminci Mektub’da îzâhen beyân etmişiz. Şu makam münasebetiyle üç mes’ele sûretinde bir parça izah ederiz.İşte; Kudret-i İlâhiyye Zâtîyyedir. Öyle ise acz tahallül edemez. Hem melekûtiyyet-i eşyaya taallûk eder. Öyle ise mevâni’ tedâhül edemez. Hem nisbeti kanunîdir. Öyle ise cüz’, külle müsavi gelir ve cüz’î, küllî hükmüne geçer. İşte şu üç mes’eleyi isbat edeceğiz.

BİRİNCİ MES’ELE: Kudret-i Ezeliyye, Zât-ı Akdes-i İlâhiyyenin lâzime-i zaruriyye-i zâtîyyesidir. Yâni, bizzarure zâtın lâzımesidir. Hiç bir cihet-i infikâki olamaz. Öyle ise, kudretin zıddı olan acz, o kudreti istilzam eden zâta bilbedâhe ârız olamaz. Çünki: O halde cem’-i zıddeyn lâzımgelir. Mâdem acz, zâta ârız olamaz; bilbedâhe o zâtın lâzımı olan kudrete tahallül edemez. Mâdem acz, kudretin içine giremez; bilbedâhe o kudret-i zâtîyyede merâtib olamaz. Çünki: herşey’in vücûd merâtibi, o şey’in zıdlarının tedâhülü iledir. Meselâ: Hararetteki merâtib, bürûdetin tahallülü iledir; hüsündeki derecat, kubhun tedâhülü iledir ve hâkezâ kıyâs et... Fakat mümkinatta, hakikî ve tabiî lüzum-u zâtî olmadığından, mümkinatta zıdlar birbirine girebilmiş. Mertebeler tevellüd ederek ihtilâfat ile tagâyyürat-ı âlem neş’et etmiştir. Mâdemki Kudret-i ezeliyyede merâtib olamaz. Öyle ise, makdurat dahi, bizzarure kudrete nisbeti bir olur. En büyük en küçüğe müsavi ve zerreler, yıldızlara emsâl olur. Bütün haşr-i beşer, birtek nefsin ihyâsı gibi; bir baharın îcadı, birtek çiçeğin sun’u gibi; o kudrete kolay gelir. Eğer esbaba isnad edilse; o vakit birtek çiçek, bir bahar kadar ağır olur.

Şu Söz’ün İkinci Makamı’nın Dördüncü “ALLAHÜ EKBER” Mertebesinin âhir fıkrasının hâşiyesinde, hem Yirmiikinci Söz’de, hem Yirminci Mektub’da ve zeylinde isbat edilmiş ki: Hilkat-i eşya Vâhid-i Ehad’e verilse, bütün eşya, bir şey gibi kolay olur. Eğer esbaba verilse; bir şey, bütün eşya kadar külfetli, ağır olur.

Dinle
-