Mesnevî-i Nûriye | Lasiyyyemalar | 35
(33-49)

Evet, münezzehtir, her şeyin vücûdu emrine bağlı olan Allah münezzehtir. Her şeyin içyüzü elinde bulunan Sâni’ münezzehtir. Bütün mahlûkata merci’ olan Sâni’ münezzehtir.

Arkadaş! Her bir mevcûdun üstünde, Sâni-i Ehad ve Samed’in bir sikkesi, bir hâtemi olup, o mevcûdun Sâni-i Ehad ve Samed’in mülkü ve eser-i san’atı olduğuna şehâdet ediyorlar. Evet, gayr-i mütenahi ehadiyet sikkelerinden ve Samedâniyet hâtemlerinden, yalnız bahar mevsiminde sahife-i arza darbedilen sikkeye bak ki; şu zikredilecek müteselsil fıkralar, cümleler o sikkeyi Güneş gibi gösteriyorlar ve izhar ediyorlar.

Evet sahife-i arzda pek garîb, hakîmâne bir îcad görünüyor. Bu görünen îcadın gösterdiği kuvvet ve faaliyeti görmek istersen şu gelen fıkralara dikkat et:

1— O îcad fiili, pek azîm ve geniş bir sehâvet-i mutlakadan geliyor.

2— Bir suhûlet-i mutlaka ile bir kuvvet-i mutlakadan çıkıyor.

3— Mutlak bir intizamla, sür’at-i mutlakada meydana geliyor.

4— Mevzun ve mîzanlı olarak bir vüs’at-i mutlakada bulunuyor.

5— Güzel bir eser-i san’at olmakla beraber, mutlak bir ucuzlukta görünüyor.

6— Taallûk ettiği şeyler pek karışık olmakla beraber, büyük bir imtiyaz-ı mutlak ve adem-i iltibas ile yapılıyor.

7— Mahall-i taalluku gayr-i mütenahi olmakla beraber, eserlerinde çirkinlik görünmez, ahsen şekilde husule gelir.

8— Efrâd ve enva’ arasında, bu’d-u mutlak ile beraber, tevâfuk-u mutlak var.

Arkadaş! Bu fıkraların her birisi tek başına da o sikkeyi izhar etmeye kâfidir. Bakınız, en hârika bir sehavetle en hârika bir hüsn-i san’at, muhit bir kudretin hassasıdır. Ve intizamla beraber hârika bir suhûlet hiç bir şeyden âciz olmayan muhit bir ilim sâhibine mahsustur. Tartılmış gibi gâyet mîzanlı olmakla beraber, mu’cizâne bir sür’at-i mutlaka, her şeyi emrine ve kudretine teshir eden zâta mahsustur. Nevilerin pek dağınık bulunmasından, pek geniş bir tasarruf ile hârika bir hüsnü san’at, ilim ve kudretiyle her şeyin yanında bulunan zâta hastır.

Dinle
-