Mesnevî-i Nûriye | Onuncu Risale | 211
(204-235)

Çünkü o halde Sâniin ma’nen, kalben görünmemesi, ya basîretin fıkdânındandır veya kalb gözünün kör olmasındandır. Veya pek dar olduğundan mes’eleyi azametiyle kavramadığındandır. Veya bir hızlan’dır. Ve illâ Sâniin inkârı basarın şuhûdunu inkârdan daha ziyâde münkerdir.

İ’lem Eyyühel-Aziz! Bir tarlaya zer’edilen bir tohum, ma’nevî bir sur ve bir duvardır. O tarlayı tohum sâhibine mal eder. Başkasının tasarrufuna mani olur. Kezalik, küre-i arz tarlasına zer’edilen nebâtât, hayvânât tohumları ma’nevî bir sur ve bir seddir ki, şirketi men’ediyor; gayrı, müdâhaleden tardeder.

İ’lem Eyyühel-Aziz! Tabiatları lâtif, ince ve lâtif san’atlara meftun ba’zı insanlar, bilhassa has bahçelerinde pek güzel hendesevâri bir şekilde şekilleri, arkları, havuzları, şadırvanları yaptırmakla bahçelerine pek muntazam bir manzara verirler. Ve o letâfetin, o güzelliğin derecesini göstermek için ba’zı çirkin kaya, kaba, gayr-i muntazam mağara ve dağ heykelleri gibi şeyleri de ilâve ediyorlar ki, onların çirkinliğiyle, adem-i intizâmiyle bahçenin güzelliği, letâfeti fazlaca parlasın. Çünkü,

Lâkin müdakkik bir kimse, o ezdadı cem’eden bahçenin manzarasına baktığı zaman anlar ki, o çirkin, kaba şeyler kasden yapılmıştır ki; güzellik, intizam, letâfet artsın. Zîra, güzelin güzelliğini arttıran, çirkinin çirkinliğidir. Demek bahçenin tam intizamını ikmâl eden, o çirkinlerdir. Ve o çirkinlerin adem-i intizamı nisbetinde bahçenin intizamı artar.

Kezalik, dünya bahçesinde nizam ve intizamın son sisteminde bulunan mahlûkat ve masnûat arasında hayvanlarda olsun, nebâtâtta olsun, cemâdatta olsun ba’zı çirkin, intizamdan hâriç şeyler bulunur. Bunların çirkinliği, intizamsızlıkları, dünya bahçesinin güzelliğine, intizamına bir zînet, bir süs olmak üzere Sâni-i Hakîm tarafından kasden yapılmış olduğunu, pek yüksek, geniş, şâirane bir hayal ile dünyanın o bahçe manzarasını nazar altına alabilen adam, görebilir.

Maahazâ, o gibi şeyler kasdî olmasaydı, şekillerinde hikmetli tehâlüf olmazdı. Evet tehâlüfte kasd ve ihtiyar vardır. Her insanın bütün insanlara sîmaca muhalefeti buna delildir.

Dinle
-