Mesnevî-i Nûriye | Onuncu Risale | 208
(204-235)

Bu mertebede nefsin tezkiyesi, ancak ademi tezkiyesiyle olur.

İkinci Hatve: Nefis hizmet zamanında geri kaçar. Ücret vaktinde ileri safa hücum ediyor. Bu mertebede onun tezkiyesi, yaptığı fiili aksetmekle olur. Yâni işe, hizmete ileriye sevkedilmeli, ücret tevziinde geriye bırakılmalıdır.

Üçüncü Hatve: Kendi nefsinde, torbasında, kusur, naks, acz, fakr’dan mâadâ bir şeyi bırakmamalıdır. Bütün mehâsin, iyilikler, Fâtırı Hakîm tarafından in’am edilen ni’metler olup hamdi iktizâ eder. Fahrı istilzam etmediklerini i’tikâd ve telâkki edilmelidir. Bu mertebede onun tezkiyesi; kemâlinin ademi kemâlinde, kudretinin aczinde, gınasının fakrında olduğunu bilmekten ibârettir.

Dördüncü Hatve: Kendisi istiklâliyet hâlinde fâni, hâdis, mâdum olduğunu ve esmâi İlâhîyeye âyinedarlık ettiği halde şâhid, meşhud, mevcûd olduğunu bilmekten ibârettir. Bu mertebede onun tezkiyesi; vücûdunda ademini, ademinde vücûdunu bilmekle yü kendisine vird ittihaz etmektir.

Ve keza, Vahdet-ül-Vücûd ehli, kâinatı nefyetmekle i’dam ediyorlar. Vahdet-üş-Şühud halkı ise, bütün mevcûdâtı, kürek cezalılar, gibi nisyan zindanında ebedî hapse mahkûm ediyorlar.

Kur’ânın ifham ettiği tarik, kâinatı, mevcûdâtı hem i’damdan, hem hapisten kurtarır. Esmâ-i hüsnâya mazhariyetle âyinedarlık etmek gibi vazifelerde istihdam ediyor. Fakat kâinatı, istiklâliyetten ve kendi hesabına çalışmaktan azlediyor.

Ve keza, insanın vücûdunda birkaç dâire vardır. Çünkü hem nebâtîdir, hem hayvanîdir, hem insanîdir, hem îmanî. Tezkiye muamelesi ba’zan tabaka-i îmaniyede olur. Sonra tabaka-i nebatiyeye iner. Ba’zan da yirmidört saat zarfında her dört tabakada muamele vâki olur. İnsanı hata ve galata atan, bu dört tabakadaki farkı riâyet etmemektir.

ya istinâden insaniyetin mide-i hayvaniye ve nebatiyeye münhasır olduğunun zanniyle galat ediyor. Sonra bütün gayelerin nefsine âid olduğunun hasriyle galat ediyor.

Dinle
-