Mesnevî-i Nûriye | Onuncu Risale | 207
(204-235)

Evet Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyân, ba’zan âyat-ı kudreti âyetlerde basteder. Sonra içerisinden esmâyı çıkarır. Ba’zan mensucat toplar gibi açar dağıtır. Sonra toplar, esmâda tayyeder. Ba’zan da ef’alini tafsil ettikten sonra isimler ile icmal eder. Ba’zan da halkın a’mâlini tehdidâne söyler. Sonra rahmete işâret eden isimler ile teselli eder. Ba’zan da ba’zı makasıd-ı cüz’iyeyi zikrettikten sonra o makasıdı takdir ve isbat için bürhan olarak kavâid-i külliye hükmünde olan isimleri zikrediyor. Ba’zan da maddî cüz’iyatı zikreder. Sonra esmâ-i külliye ile icmal eder ve hâkezâ...

İ’lem Eyyühel-Aziz! Acz de aşk gibi Allah’a îsal eden yollardan biridir. Amma acz yolu, aşktan daha kısa ve daha selâmettir.

Ehl-i sülûk, tarîk-ı hafâda letâif-i aşere üzerine, tarîk-i cehrde nüfus-u seb’a üzerine sülûk etmişlerdir. Bu fakir, âciz ise dört hatveden ibâret; hem kısa, hem sehl bir tarikı, Kur’ânın feyzinden istifâde etmiştir.

Birinci hatve: âyetinden,

İkinci hatveyi: âyetinden;

Üçüncü hatveyi: âyetinden;

Dördüncü hatveyi: âyetinden ahzetmiştir. Bunların îzahı:

Birinci Hatve: Evet insan yaratılışında kendi nefsine muhib olarak yaratılmıştır. Hatta bizzat nefsi kadar bir şeye sevgisi yoktur. Kendisini, ancak Mâbûda lâyık senâlar ile medhediyor. Nefsini bütün ayıblardan, kusurlardan tenzih etmekle, haklı olsun haksız olsun kemâl-i şiddetle müdâfaa ediyor. Hatta Cenâb-ı Hakk’ı hamd ü senâ için kendisinde yaratılan cihâzâtı, kendi nefsine hamd ü sena için sarfediyor ve deki şümulune dahil oluyor.

Dinle
-