Mesnevî-i Nûriye | Nokta | 247
(245-258)

İKİNCİ BÜRHAN: Kâinat kitabıdır. Evet şu kitabın bütün hurufu ve bütün noktaları, efrâden ve terekküben Zâtı Zülcelâl’in vücûd ve vahdetini, elsine-i mahsusaları kıraat ile

yi tilâvet ediyorlar. Cemî’ zerrâtı kâinat birer birer zât ve sıfât ve sâire vücuh ile hadsiz imkânat mabeyninde mütereddid iken; birdenbire bir ciheti ta’kib, muayyen bir sıfatla ittisaf, mahsus bir keyfiyetle tekeyyüf ederek hayretbahşâ hikemi intâc ettiğinden, Sâniin vücubu vücûduna şehâdetle avâlimi gaybiyenin enmuzeci olan lâtife-i Rabbânîye içinde i’lânı Sâni eden misbahı îmanı ışıklandırıyorlar. Evet bir nefer, nefsinde ve takımında ve bölükte, taburda ve orduda gibi; her bir zerre de, kendi başiyle zât, sıfât, keyfiyetindeki imkânat cihetiyle Sânii i’lân ettiği gibi, tesaviri mütedahileye benziyen mürekkebatı müteşâbike-i mütesâide-i kâinatın her bir makamında ve her bir nisbetinde ve her bir dâiresinde, her bir zerre, müvâzene-i cereyanı umûmîyi muhafaza; ve her nisbetinde ve her takımında ayrı ayrı vazifeyi ifa ve hikmeti intaç ettiklerinden Sâniin kasd ve hikmetini izhar ve vücûd ve vahdetinin âyâtını kıraat ettikleri için Sâni-i Zülcelâl’in berâhini, zerrâttan kat kat ziyâde olur. Demek

hakîkattir mübalağa değil; belki nâkıstır.

S: Neden akliyle herkes göremiyor?

C: Kemâli zuhurundan ve zıddın ademinden.

Yâni: “Sahife-i âlemin eb’adı vâsiasında Nakkaş-ı Ezelî’nin yazdığı silsile-i hâdisatın satırlarına hikmet nazariyle bak ve fikri hakîkatle sarıl. Tâ ki mele-i âlâdan uzanan şu selâsili resâil, seni âlayı illiyyini tevhide çıkarsın.” Şu kitabın hey’eti mecmûasında öyle parlak bir nizam var ki, nezzâmı Güneş gibi içinde tecelli ediyor. Her kelimesi, her harfi birer mu’cize-i kudret olan bu kitabı kâinatın te’lifinde öyle bir i’caz var ki, bütün esbâbı tabiiye,

Dinle
-