Mektubat | Birinci Mektup | 7
(5-12)

      Benim yanımda ve benim yerime şehid olduktan sonra, üç aylık mesafede esarette bulunduğum zaman, mahall-i defnini bilmediğim halde, bence bir rü’ya-yı sâdıkada, taht-el Arz bir menzil sûretindeki kabrine girmişim. Onu şüheda tabaka-i hayatında gördüm. O, beni ölmüş biliyormuş. Benim için çok ağladığını söyledi. Kendisini hayatta biliyor; fakat, Rus’un istilâsından çekindiği için, yer altında kendine güzel bir menzil yapmış. İşte bu cüz’î rü’ya, ba’zı şerâit ve emârâtla, geçen hakîkata, bana şuhud derecesinde bir kanaat vermiştir.

Beşinci Tabaka-i Hayat: Ehl-i kuburun hayat-ı ruhânîleridir. Evet mevt; tebdil-i mekândır, ıtlâk-ı ruhtur, vazifeden terhistir. İdam ve adem ve fena değildir. Hadsiz vâkıatla ervah-ı evliyânın temessülleri ve ehl-i keşfe tezahürleri.. ve sâir ehl-i kuburun yakazaten ve menâmen bizlerle münasebetleri ve vâkıa mutabık olarak bizlere ihbaratları gibi çok delâil, o tabaka-i hayatı tenvir ve isbat eder. Zaten beka-i ruha dair “Yirmi Dokuzuncu Söz” bu tabaka-i hayatı delâil-i kat’iyye ile isbat etmiştir.

İKİNCİ SUÂL: Furkan-ı Hakîm’de

      gibi âyetlerde: “Mevt dahi, hayat gibi mahlûktur, hem bir ni’mettir.” diye ifham ediliyor. Halbuki zâhiren mevt; inhilâldir, ademdir, tefessühdür, hayatın sönmesidir, hâdimüllezzattır.. nasıl mahlûk ve ni’met olabilir?

Elcevab: “Birinci Suâl”in cevabının âhirinde denildiği gibi: Mevt; vazife-i hayattan bir terhistir, bir paydostur, bir tebdil-i mekândır, bir tahvil-i vücûddur, hayat-ı bâkiyeye bir dâvettir, bir mebde’dir, bir hayat-ı bâkiyenin mukaddimesidir. Nasılki hayatın dünyaya gelmesi bir halk ve takdir iledir; öyle de, dünyadan gitmesi de bir halk ve takdir ile, bir hikmet ve tedbir iledir. Çünkü, en basit tabaka-i hayat olan hayat-ı nebâtiyenin mevti, hayattan daha muntazam bir eser-i san’at olduğunu gösteriyor. Zira meyvelerin, çekirdeklerin, tohumların mevti; tefessüh ile çürümek ve dağılmakla göründüğü halde, gayet muntazam bir muamele-i kimyeviye ve mizanlı bir imtizâcât-ı unsuriye ve hikmetli bir teşekkülât-ı zerreviyeden ibaret olan bir yoğurmaktır ki, bu görünmeyen intizamlı ve hikmetli ölümü, sünbülün hayatiyle tezahür ediyor. Demek çekirdeğin mevti, sünbülün mebde-i hayatıdır; belki ayn-ı hayatı hükmünde olduğu için, şu ölüm dahi, hayat kadar mahlûk ve muntazamdır.

Dinle
-