Mektubat | On İkinci Mektup | 45
(42-45)

          hünerini, mehâretini göstermek için kısaltıyor, uzaltıyor, biçiyor, kesiyor.. seni oturtuyor, kaldırıyor. Sen ona diyebilir misin ki: “Beni güzelleştiren elbiseyi çirkinleştirdin; bana, oturtup kaldırmakla zahmet verdin”? Elbette diyemezsin. Dersen, divânelik edersin. Aynen öyle de: Sâni’-i Zülcelâl göz, kulak, lîsan gibi duygularla murassa’ gâyet san’atkârane bir vücûdu sana giydirmiş. Mütenevvi esmâsının nakışlarını göstermek için seni hasta eder, mübtelâ eder, aç eder, tok eder, susuz eder.. bu gibi ahvalde yuvarlatır. Mâhiyet-i hayatiyeyi kuvvetleştirmek ve cilve-i esmâsını göstermek için, seni böyle çok tavırlarda gezdiriyor. Sen eğer desen: “Beni ne için bu mesâibe mübtelâ ediyorsun?” Temsilde işâret edildiği gibi, yüz hikmet seni susturacak. Zaten sükûn ve sükûnet, atâlet, yeknesaklık, tevakkuf; bir nev’i ademdir, zarardır. Hareket ve tebeddül; vücûddur, hayırdır. Hayat; harekâtla kemalâtını bulur; beliyyât vasıtasiyle terakki eder. Hayat; cilve-i esmâ ile muhtelif harekâta mazhar olur, tasaffi eder, kuvvet bulur, inkişaf eder, inbisat eder, kendi mukadderatını yazmasına müteharrik bir kalem olur, vazifesini îfa eder, ücret-i uhreviyeye kesb-i istihkak eder.

İşte, münakaşanızın içindeki üç suâlinizin muhtasar cevabları bu kadardır. Îzahları otuz üç aded “Sözler”dedir.

Aziz kardeşim, sen bu mektubu eczacıya ve münakaşayı işitenlerden münasib gördüklerine oku. Benim tarafımdan da, yeni bir talebem olan eczacıya selâm et; de ki:

“Mezkûr mesâil gibi dakik mesâil-i îmaniyeyi, mizansız mücadele sûretinde cemâat içinde bahsetmek câiz değildir.. Mîzansız mücadele olduğundan, tiryak iken zehir olur. Diyenlere, dinleyenlere zarardır. Belki böyle mesâil-i îmaniyenin i’tidal-i demle, insafla, bir müdâvele-i efkâr sûretinde bahsi câizdir. Ve de ki: “Eğer senin kalbine bu nevi mesâilde şübheler gelirse ve Sözler’den de cevabını bulmazsan, husûsi bana yazarsınız...” Hem eczacıya de ki: Merhum pederi hakkında gördüğü rü’ya için hatırıma şöyle bir ma’na geldi ki: Merhum pederi doktor olmak münâsebetiyle, çok sâlih ve mübârek, belki veli insanlara faidesi dokunmuş ve ondan memnun olan ve menfaat gören o mübareklerin ervahları, onun vefatı hengâmında kuşlar sûretinde en yakın akrabası olan oğluna görünmüş, onun ruhuna şefaatkârane bir hoş-âmedî nev’inden bir istikbâl ettikleri hatırıma geldi. O gece burada beraber bulunan bütün dostlara selâm ve duâ ederim.

Said Nursî

Dinle
-