Mektubat | On Dokuzuncu Mektup | 158
(88-221)

Hem deriz ki:

Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın nûriyle, terbiyesiyle ve O’nun arkasında gitmesiyle, binler Şeyh-i Geylânî gibi aktablar, asfiyalar, melâikeler ve cinler ile görüşmüşler ve konuşuyorlar ve bu hâdise, yüz tevâtür derecesinde ve çok kesrettedir. Evet ümmet-i Muhammed’in (A.S.M.) melâike ve cinlerle temasları ve tekellümleri ise, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın terbiye ve irşad-ı i’câzkâranesinin bir eseridir.

Üçüncü Şu’be: Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın hıfzı ve ismeti, bir mu’cize-i bâhiredir.

âyet-i kerîmesinin hakîkat-ı bâhiresi, çok mu’cizâtı gösterir. Evet, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm çıktığı vakit, değil yalnız bir tâifeye, bir kavme, bir kısım ehl-i siyasete veya bir dîne; belki umum pâdişâhlara ve umum ehl-i dîne tek başıyla meydan okudu. Halbuki onun amucası en büyük düşman ve kavim ve kabilesi düşman iken; yirmi üç sene nöbetdarsız, tekellüfsüz, muhafazasız ve pek çok def’a sû-i kasde ma’rûz kaldığı halde, kemâl-i saâdetle, rahat döşeğinde vefat edip, Mele-i A’lâ’ya çıkmasına kadar hıfz ve ismeti,

ne kadar kuvvetli bir hakîkatı ifade ettiğini.. ve ne kadar metin bir nokta-i istinâd olduğunu, Güneş gibi gösterir. Biz yalnız nümûne için, kat’iyyet kesbetmiş birkaç hâdiseyi zikredeceğiz:

Birinci Hâdise: Ehl-i siyer ve hadîs, müttefikan haber veriyorlar ki: Kureyş kabilesi, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ı öldürtmek için, kat’i ittifak ettiler, hatta insan sûretine girmiş bir şeytanın tedbîriyle, Kureyş içine fitne düşmemek için, her kabileden lâakal bir adam içinde bulunup, ikiyüze yakın, Ebû Cehil ve Ebû Leheb’in taht-ı hükmünde olarak, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın hâne-i saâdetini bastılar. Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın yanında Hazret-i Ali vardı. Ona dedi: “Sen bu gece benim yatağımda yat.” Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm beklemiş, tâ Kureyş gelmiş, bütün hânenin etrafını tutmuşlar. O vakit çıktı, bir parça toprak başlarına attı; hiç birisi O’nu görmedi. İçlerinden çıktı gitti. Gâr-ı Hirâ’da iki güvercin ve bir örümcek, bütün Kureyş’e karşı O’na nöbetdar olup, muhafaza ettiler.

İkinci Hâdise: Vâkıât-ı kat’iyyedendir ki, mağaradan çıkıp Medine tarafına gittikleri vakit, Kureyş rüesâsı mühim bir mal mukabilinde, Sürâka isminde gâyet cesur bir adamı gönderdiler;

Dinle
-