Mektubat | On Dokuzuncu Mektup | 160
(88-221)

âyetinin sebeb-i nüzûlü ve ehl-i tefsir allâmeleri ve ehl-i hadîs imamları haber veriyorlar ki: Ebû Cehil yemin etmiş ki: “Ben secdede Muhammed’i görsem, bu taşla onu vuracağım.” Büyük bir taş alıp gitmiş. Secdede gördüğü vakit kaldırıp vurmakta iken, elleri yukarıda kalmış. Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm namazı bitirdikten sonra kalkmış, Ebû Cehil’in eli çözülmüş. O ise; ya Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın müsaadesiyle veyahut ihtiyaç kalmadığından çözülmüş. Hem yine Ebû Cehil kabilesinden -bir tarîkte- Velid İbn-i Mugîre, yine Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ı vurmak için, büyük bir taşı alıp secdede iken vurmaya gitmiş; gözü kapanmış. Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ı Mescid-i Haram’da görmedi, geldi. Onu gönderenleri de görmüyordu; yalnız seslerini işitiyordu. Tâ Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm namazdan çıktı, ihtiyaç kalmadığından, onun gözü de açıldı.

Hem nakl-i sahîh ile Ebû Bekir-i Sıddîk’tan haber veriyorlar ki: Sûre-i

nâzil olduktan sonra, Ebû Leheb’in karısı Ümm-ü Cemil denilen

bir taş alıp, Mescid-i Harâm’a gelmiş. Ebû Bekir ile Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm orada oturuyorlarmış. Gözü Ebû Bekir-i-Sıddîk’ı görüyor, soruyor: “Yâ Ebâ Bekir! Senin arkadaşın nerede? Ben işitmişim ki, beni hicvetmiş. Ben görsem, bu taşı ağzına vuracağım.” Yanında iken Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm’ı görmemiş. Elbette hıfz-ı İlâhîde olan bir Sultan-ı Levlâk’i, böyle bir Cehennem oduncusu, O’nun huzuruna girip göremez. Ağzına mı düşmüş!..

Beşinci Hâdise: Haber-i sahîh ile haber veriliyor ki: Âmir İbn-i Tufeyl ve Erbed İbn-i Kays ikisi ittifak ederek; Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın yanına gitmişler. Âmir demiş: “Ben O’nu meşgul edeceğim, sen O’nu vuracaksın!” Sonra bakıyor ki, birşey yapmıyor. Gittikten sonra arkadaşına dedi: “Neden vurmadın?” Dedi: “Nasıl vuracağım, ne kadar niyet ettim, bakıyorum ki, ikimizin ortasına sen geçiyorsun. Seni nasıl vuracağım?”

Dinle
-