Mektubat | On Dokuzuncu Mektup | 96
(88-221)

Beşinci Esas: Resûli Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm,

sırrınca: Kendi kendine gaybı bilmezdi; belki Cenâbı Hak ona bildirirdi, o da bildirirdi. Cenâbı Hak hem Hakîm’dir, hem Rahîm’dir. Hikmet ve rahmeti ise, umûru gaybiyeden çoğunun setrini iktiza ediyor, mübhem kalmasını istiyor. Çünkü; şu dünyada insanın hoşuna gitmeyen şeyler daha çoktur. Vukuundan evvel onları bilmek elîmdir.

İşte bu sır içindir ki: Ölüm ve ecel mübhem bırakılmış ve insanın başına gelecek musîbetler dahi, perdei gaybda kalmış. İşte Hikmeti Rabbânîyye ve Rahmeti İlâhîyye böyle iktiza ettiği için Resûli Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın ümmetine karşı ziyâde hassas merhametini ziyâde rencide etmemek ve âl ve ashâbına karşı şedîd şefkatini fazla incitmemek için, vefâtı Nebevî’den sonra, âl ve ashâbının ve ümmetinin başlarına gelen müdhiş hâdisatı, umûmîyetle ve tafsilâtiyle göstermemek (Hâşiye) muktezâyı hikmet ve rahmettir. Fakat yine ba’zı hikmetler için mühim hâdisatı, fakat dehşetli bir sûrette değil O’na ta’lim etmiş. O da ihbar etmiş. Hem güzel hâdiseleri kısmen mücmel, kısmen tafsîl ile bildirmiş. O da haber vermiş. O’nun haberlerini de en yüksek bir derecei takvâda ve adlde ve sıdkta çalışan ve

hadîsindeki tehdidden şiddetle korkan ve

âyetindeki şiddetli tehdidden şiddetle kaçan muhaddisîni kâmilîn, bize sahih bir sûrette o haberleri nakletmişler.

Altıncı Esas: Resûli Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın ahvâl ve evsâfı, Siyer ve Tarih sûretiyle beyân edilmiş. Fakat o evsaf ve ahvâli galibi, beşeriyetine bakar.

---------------------------------------------------------------

(Hâşiye): Zâtı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâm’a Âişei Sıddîka’ya karşı ziyâde muhabbet ve şefkatini rencide etmemek için, Vak’ai Cemel hâdisesinde o bulunacağı kat’i gösterilmediğine delil ise, Ezvacı Tahirata ferman etmiş ki: “Keşki bilseydim hanginiz o vak’ada bulunacak?” Fakat sonra, hafif bir sûrette bildirilmiş ki, Hazreti Ali’ye (R.A.) ferman etmiş: “Senin ile Âişe beyninde bir hâdise olsa,

Dinle
-