Mektubat | Hakîkat Çekirdekleri | 476
(474-485)

nübüvvetinin velâyeti bu kerâmet-i bahire ile isbat edilmiştir ve o parlak zât, berk ve Kamer gibi melekûtta şu’le-feşan olmuştur.

17— Kelime-i şehâdetin iki kelâmı birbirine şâhiddir. Birincisi ikincisine bürhan-ı limmîdir; ikincisi birincisine bürhan-ı innîdir.

18— Hayat, kesrette bir çeşit tecelli-i vahdettir. Onun için ittihada sevkeder. Hayat, bir şeyi herşeye mâlik eder.

19— Ruh, bir kanun-u zîvücûd-u hâricîdir, bir nâmus-u zîşuurdur. Sâbit ve daim fıtrî kanunlar gibi, ruh dahi âlem-i emirden, sıfat-ı irâdeden gelmiş, kudret ona vücûd-u hissî giydirmiştir. Bir seyyâle-i lâtifeyi o cevhere sadef etmiştir. Mevcûd ruh, makûl kanunun kardeşidir. İkisi hem daimî, hem âlem-i emirden gelmişlerdir. Şayet nevilerdeki kanunlara kudret-i ezeliye bir vücûd-u haricî giydirseydi, ruh olurdu. Eğer ruh, vücûdu çıkarsa, şuuru başından indirse, yine lâyemut bir kanun olurdu.

20— Ziya ile mevcûdât görünür, hayat ile mevcûdâtın varlığı bilinir. Herbirisi birer keşşaftır.

21— Nasraniyet, ya intifa’ veya ıstıfa edip İslâmiyet’e karşı terk-i silâh edecektir. Nasraniyet birkaç def’a yırtıldı, protestanlığa geldi. Protestanlık da yırtıldı, tevhide yaklaştı. Tekrar yırtılmağa hazırlanıyor. Ya intifa bulup sönecek veya hakîki Nasraniyetin esâsını câmi’ olan hakâik-i İslâmiyeyi karşısında görecek, teslim olacaktır.

İşte bu sırr-ı azîme, Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm işâret etmiştir ki: “Hazret-i İsâ nâzil olup gelecek, ümmetimden olacak, şerîatımla amel edecektir.”

22— Cumhur-u avâmı, bürhandan ziyâde, me’hazdaki kudsiyet imtisale sevkeder.

23— Şerîatın yüzde doksanı zarûriyat ve müsellemat-ı dîniyye birer elmas sütundur. Mesâil-i içtihadiye-i hilafiye, yüzde ondur. Doksan elmas sütun, on altunun himayesine verilmez. Kitablar ve içtihadlar Kur’âna dürbin olmalı, âyine olmalı; gölge ve vekil olmamalı!

24— Her müstaid; nefsi için içtihad edebilir, teşri’ edemez.

25— Bir fikre da’vet, cumhur-u ulemânın kabûlüne vâbestedir. Yoksa da’vet bid’attır, reddedilir.

26— İnsan fıtraten mükerrem olduğundan, hakkı arıyor.

Dinle
-