Bir meclis-i ihvana güzel bir karı girdikçe; riya, rekabet, hased damarı intibah eder. Demek inkişaf-ı nisvandan, medenî beşerde ahlâk-ı seyyie inkişaf eder.
101— Beşerin şimdiki seyyiatâlûd hırçın ruhunda, mütebessim küçük cenazeler olan sûretlerin rolü ehemmiyetlidir.
102— Memnu’ heykel; ya bir zulmü mütehaccir, ya bir heves-i mütecessim veya bir riyayı mütecessiddir.
103— İslâmiyetin müsellematını tamamen imtisal ettiği cihetle bihakkın dâire-i dâhiline girmiş zâtta; meylü’ttevsi’ meylü’t-tekemmüldür. Lâkaydlık ile haricde sayılan zâtta meylü’ttevsi’, meylü’t-tahribdir. Fırtına ve zelzele zamanında; değil içtihad kapısını açmak, belki pencerelerini de kapatmak maslahattır. Lâübaliler ruhsatlarla okşanılmaz; azimetlerle, şiddetle îkâz edilir.
104— Biçâre hakîkatlar, kıymetsiz ellerde kıymetsiz olur.
105— Küremiz hayvana benziyor, âsâr-ı hayat gösteriyor. Acaba yumurta kadar küçülse, bir nevi hayvan olmayacak mıdır? Veya bir mikrop küremiz kadar büyüse, ona benzemeyecek midir? Hayatı varsa, rûhu da vardır. Âlem, insan kadar küçülse, yıldızları zerrât ve cevâhir-i ferdiye hükmüne geçse; o da bir hayvan-ı zîşuur olmayacak mıdır? Allah’ın böyle çok hayvanları var.
106— Şerîat ikidir:
Birincisi: Âlem-i asgar olan insanın ef’al ve ahvâlini tanzim eden ve sıfat-ı kelâmdan gelen bildiğimiz şerîattır.
İkincisi: İnsan-ı ekber olan âlemin harekât ve sekenatını tanzim eden, sıfat-ı irâdeden gelen şerîat-ı kübrâyı fıtriyedir ki; ba’zan yanlış olarak tabiat tesmiye edilir. Melâike bir ümmet-i azîmedir ki, sıfat-ı irâdeden gelen ve şerîat-ı fıtriye denilen evâmir-i tekviniyesinin hamelesi ve mümessili ve mütemessilleridirler.
107—
108— Maddiyyunluk ma’nevî taundur ki, beşere şu müdhiş sıtmayı tutturdu, gazab-ı İlâhîye çarptırdı. Telkin ve tenkid kabiliyeti tevessü’ ettikçe, o taun da tevessü’ eder.