Tılsımlar Mecmuası | Yirmi İkinci Sözün İkinci Makamı Mukaddeme | 53
(47-64)
İşte Ehadiyyet-i Zâtiyyeyi, Muhyî perdesi altında bir nevi gölgesini gösterdiğinden, bir sikke-i Ehadiyyeti taşıyor. Hem o zîhayat, bu kâinatın bir misal-i musağğarı ve şecere-i hilkatin bir meyvesi hükmünde olduğu için, kâinat kadar ihtiyacatını birden kolaylıkla küçücük dâire-i hayatına yetiştirmek, Samediyyet turrasını gösteriyor. Yâni o hal gösteriyor ki, onun öyle bir Rabbi var ki; ona, herşeye bedel bir teveccühü var ve bütün eşyanın yerini tutar bir nazarı var. Bütün eşya onun bir teveccühünün yerini tutamaz.

نَعَمْ يَكْفِى لِكُلِّ شَىْءٌ عَنْ كُلِّ شَىْءٍ وَلاَ يَكْفِى عَنْهُ كُلُّ شَىْءٍ وَلَوْ لِشَىْءٍ وَاحِدٍ
Hem o hal gösteriyor ki: Onun o Rabbi, hiçbir şey'e muhtaç olmadığı gibi, hazinesinden hiçbir şey eksilmez ve kudretine de hiçbir şey ağır gelmez.İşte Samediyyetin gölgesini gösteren bir nevi turrası...
Hem o hal gösteriyor ki: Onun o Rabbi, hiçbir şey’e muhtaç olmadığı gibi, hazinesinden hiçbirşey eksilmez ve kudretine de hiçbir şey ağır gelmez. İşte Samediyyetin gölgesini gösteren bir nevi turrası…
Demek herbir zîhayatta; bir Sikke-i Ehadiyyet, bir turra-i Same-diyyet vardır. Evet her bir zîhayat, hayat lisaniyle

قُلْ هُوَ اللَّهُ اَحَدٌ * اَللَّهُ الصَّمَدُ okuyor. Bu iki sikkeden baş-ka, birkaç pencere-i mühimme de var. Başka bir yerde tafsil edildiği için burada ihtisar edildi.
Madem şu kâinatın herbir zerresi böyle üç pencereyi ve iki deliği ve hayat dahi iki kapıyı birden Vâcib-ul-Vücûd'un Vahdâniyyetine açıyor, zerreden tâ şemse kadar tabakat-ı mevcûdat, Zât-ı Zülcelâl'in envâr-ı mârifetini ne surette neşrettiğini kıyas edebilirsin.
İşte marifetullahda terakkıyat-ı ma’nevîyyenin derecatını ve huzurun meratibini bundan anla ve kıyas et....
BEŞİNCİ LEM'A: Nasılki bir kitab; eğer yazma ve mektub olsa, onun yazmasına bir kalem kâfidir. Eğer basma ve matbû olsa, o kitabın hurufatı adedince kalemler, yani demir harfler lâzımdır. Tâ o kitab tab'edilip vücûd bulsun. Eğer o kitabın bazı harflerinde gayet ince bir hat ile o kitabın ekseri yazılmış ise -Sûre-i Yâsin, lâfz-ı Yâsinde yazıldığı gibi- o vakit bütün o demir harflerin küçücükleri, o tek harfe lâzımdır, tâ tab'edilsin.
Ses Yok