Tılsımlar Mecmuası | Yirmi Dördüncü Mektup | 72
(65-80)
Evet, Hâlik-ı Rahîm, bir kuşun tüylü libasını hangi kanunla değiştiriyor, tazelendiriyor; O Sâni-i Hakîm, aynı kanunla, her sene Küre-i Arzın libasını tecdid eder. Hem o aynı kanunla her asırda dünyanın şeklini tebdil eder. Hem aynı kanunla, kıyamet vaktinde kâinatın sûretini tağyir edip değiştirir.
Hem hangi kanunla zerreyi, mevlevî gibi tahrik ederse; aynı kanunla Küre-i Arz'ı meczup ve semaa kalkan mevlevî gibi döndürüyor. Ve o kanun ile âlemleri böyle çeviriyor..ve manzûme-i şemsiyeyi gezdiriyor...

Hem hangi kanunla senin bedenindeki hüceyratın zerrrelerini tazelendiriyor, tâmir ve tahlil ediyorsa, aynı kanunla senin bağını her sene tecdit eder ve her mevsimde çok def'a tazelendirir. Aynı kanunla, zemin yüzünü her bahar mevsiminde tecdit eder, taze bir peçe üstüne çeker.
Hem o Sâni-i Kadîr, hangi kanun-u hikmetle bir sineği ihyâ eder; aynı kanunla şu önümüzdeki çınar ağacını her baharda ihyâ eder; ve o kanunla Küre-i Arzı yine baharda ihyâ eder; ve aynı kanunla Haşirde mahlûkatıda ihyâ eder. Şu sırra işareten
مَا خَلَقَكُمْ وَلاَبَعْثُكُمْ اِلاَّ كَنَفْسٍ وَاحِدَةٍ
Kur’ân ferman eder. Ve hâkezâ... Kıyâs et.
Bunlar gibi çok kavânîn-i Rubûbiyet vardır ki, zerreden tâ mecmu'-u âleme kadar cereyan ediyor. İşte faaliyet-i Rubûbiyetin içindeki şu kanunların azametine bak ve genişliğine dikkat et ve içindeki sırr-ı vahdeti gör; her bir kanun bir bürhan-ı vahdet olduğunu bil. Evet, şu çok kesretli ve çok azametli kanunlar, her biri ilim ve iradenin cilvesi olmakla beraber; hem vâhid, hem muhît olduğu için; Sâni'in vahdâniyetini ve ilim ve iradesini gâyet kat'î bir sûrette isbat ederler. İşte ekser Sözler'de ekser temsilât, böyle kanunların uçlarını birer cüz'î misâl ile göstermekle; müddeada, aynı kanunun vücuduna işaret eder. Madem temsil ile kanunun tahakkuku gösteriliyor; bürhan-ı mantıkî gibi yakînî bir sûrette müddeâyı isbat eder. Demek Sözler'deki ekser temsiller; birer bürhan-ı yakînî, birer hüccet-i kâtıa hükmündedir.
Ses Yok