Kelime-i şehadet.. vardır iki kelâmı. Birbirine şahiddir, hem delil ve bürhândır.
Birincisi, sâniye bir bürhân-ı limmîdir. İkincisi, evvele bir bürhân-ı innîdir.
Hayat bir nur-u vahdettir. Şu kesrette eder tevhid tecelli. Evet, bir cilve-i vahdet eder kesretleri tevhid ve yekta.
Hayat bir şeyi herşeye eder mâlik. Hayatsız şey.. ona nisbet ademdir cümle eşya.
Ruh bir nuranî kanundur, vücûd-u haricî giymiş bir namustur; şuuru başına takmış.
Bu mevcûd ruh, şu mâkul kanuna olmuş iki kardeş, iki yoldaş.
Sabit ve hem dâim fıtrî kanunlar gibi, ruh dahi hem âlem-i emir, hem irade vasfından gelir.
Kudret vücûd-u hissî giydirir, şuuru başına takar, bir seyyâle-i lâtifeyi o cevhere sadef eder.
Eğer enva’daki kanunlara kudret-i Hâlık vücûd-u haricî giydirirse, herbiri bir ruh olur.
Ger vücûdu ruh çıkarsa, başından şuuru indirirse, yine lâyemut kanun olur.
Ziyâ ile hayatın herbiri, mevcûdâtın birer keşşafıdır. Bak: Nur-u hayat olmazsa,
Vücûd, adem-âlûddur; belki adem gibidir. Evet garib, yetimdir; hayatsız ger Kamer’se...