Allah’tan başka hak bir Allah’ın bulunmadığını kalben tasdik ve lîsanen ikrar ettiğime, bütün gören ve görünen eşyayı şâhid gösteriyorum.
Öyle bir Allah ki, vücub-u vücûduna ve Vâhid, Ehad, Ferd, Samed olduğuna Hazret-i Muhammed (A.S.M.) bir şâhid-i sâdık ve bir bürhan-ı nâtıktır.
Öyle Muhammed (A.S.M.) ki, icmâ ve tasdiklerine mazhar olmakla, enbiyâ ve mürselîne siyadet ünvanını; ve ittifak ve tahkiklerini almakla, imâm-ül-evliyâ ve’l-ulemâ lâkabını almıştır. Ve öyle Muhammed (A.S.M.) ki, âyât-ı bâhire, mu’cizat-ı katıa ve secaya-yı sâmiye ve ahlâk-ı âliye sâhibi olmakla mehbit-i vahy-i İlâhî olmuştur. Ve öyle bir Muhammed (A.S.M.) ki, âlem-i gayb ve melekûtu seyr ve ziyaret etmekle, ervahı müşâhede ve melâike ile musahabe, cin ve insanlara irşâd vazifesini almıştır. Ve öyle bir Muhammed (A.S.M.)’dır ki, şahsiyet-i ma’nevîyesiyle kâinatın kemâline bir fihriste olmakla, bütün saadetlerin ve medeniyetlerin düstûrlarını havi bir şerîata sâhibtir. Ve öyle bir Muhammed (A.S.M.) dır ki, âlem-i şehâdette iken gaybiyattan haber verir bir beşîr ve nezîr olup bütün kuvvetiyle, kemâl-i ciddiyetle ve vüsuk ile, itmi’nan ile yüksek bir îman ile nev’-i beşere karşı “Tevhid Dini”ni
ile i’lân ve i’lam ediyor.