Mektubat | On Dokuzuncu Mektup | 135
(88-221)

         Feth-i Mekke gününde, Kâ’be ve etrafında, taşda rasasla mıhlanmış üç yüz altmış sanem vardı. Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm elinde kavse benzer bir değnekle, o sanemlere birer birer işâret ederek

deyip, hangisine işâret etti, yere düştü. Sanemin yüzüne işâret ettiyse, arkasına düşer; arkasına işâret ettiyse, yüz üstüne düşer ve hâkezâ.. sanemler yere yuvarlandılar.

Sekizinci Misâl: Meşhur Buheyra-yı Râhib’in meşhur kıssasıdır ki: Nübüvvetten evvel, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, amucası Ebû Tâlib ve bir kısım Kureyşî ile beraber, Şam tarafına ticarete gidiyorlar. Buheyra-yı Râhib’in Kilisesi civarına geldikleri vakit oturdular. İnsanlar ile ihtilât etmeyen münzevî Buheyra-yı Râhib birden çıkageldi. Kafile içinde Muhammedü’l-Emin’i (A.S.M) gördü. Kafileye dedi: “Şu Seyyidü’l-Âlemîn’dir ve Peygamber olacaktır.” Kureyşîler dediler: “Neden biliyorsun?” Mübârek râhib dedi ki: Siz gelirken baktım ki, havada üstünüzde bir parça bulut vardı. Siz otururken, şu Muhammedü’l-Emin (A.S.M.) tarafına bulut meyletti, gölge yaptı. Hem görüyordum ki: Taş, ağaç ona secde eder gibi bir vaziyet gördüm. Bu ise, nebîlere yapılır.

İşte bu sekiz misâl gibi, belki seksen misâl var. Bu sekiz misâl birleştirilse; öyle kopmaz bir zincir olur ki, hiçbir şübhe onu koparamaz ve sarsamaz. Şu cins mu’cize umûmîyeti i’tibâriyle, yâni cemadatın da’va-yı nübüvvete delil olarak konuşmaları, ma’nevî tevâtür hükmünde yakîni ve kat’iyyeti ifade eder. Herbir misâl, mecmuun kuvvetinden, kendi kuvvetinden fazla bir kuvvet daha alır. Evet zaîf bir direk, kuvvetli direklerle omuz omuza geldiği vakit, muhkemleşir. Zaîf, kuvvetsiz bir adam, asker olup orduya girse; öyle kuvvetleşir ki, bin adama meydan okur.

ON İKİNCİ İŞÂRET: On Birinci İşâretle alâkadar olan üç misâl, fakat gâyet mühim misâllerdir.

        Birinci misâl:

       Nass-ı kat’isiyle ve ehl-i tahkik umum müfessirlerin tahkikiyle ve umum ehl-i hadîsin ihbariyle, Gazve-i Bedir’de, şu âyet haber veriyor ki; Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm bir avuç toprak ile küçük taşları aldı, küffar ordusunun yüzüne attı,

Dinle
-