Mektubat | On Dokuzuncu Mektup | 214
(88-221)

İşte böyle bir Zât ki: sırrınca, bütün ümmetinin işlediği hasenatın bir misli onun kefe-i mî-zanında bulunan.. ve umum ümmetinin salâvâtı, onun ma’nevî kemâlâtına imdâd veren.. ve Risâletinde gördüğü vezâifin netaicini ve ma’nevî ücretle-riyle beraber, rahmet ve muhabbet-i İlâhîyenin nihayetsiz feyzine mazhar olan bir Zât: Elbette mi’rac merdiveniyle Cennet’e, Sidretü’l-Müntehâ’ya, Arş’a, Kab-ı Kavseyn’e kadar gitmek; ayn-ı hak, nefs-i ha-kîkat, mahz-ı hikmettir..(Hâşiye)


Said Nursî


-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

(Hâşiye): En mühim bir ceride-i İslâmiye’de, umum âlem-i İslâma taallûk eden ve gâyet ehemmiyetli siyasîlerden ve hayat-ı içtimâîye ile çok alâkadar olan umum hukukçulardan 1927 senesinde Avrupa’da toplanan bir kongrede mühim ecnebi feylesoflar, Şerîat-ı Muhammediyeye (A.S.M.) dâir bu aşağıda yazılan Ara-bî fıkranın aynını kendi lîsanlariyle söylemişler. O Arabî ceridenin naklettiği Arabî ifadeyi aynen yazıyoruz. Ve tercümesini de Arabî ifadenin altına ilâve ediyoruz. Nur Çeşmesi’nin âhirinde yazılan ecnebi feylesoflardan kırk üç tanesinin beyânatı, bu iki kahraman feylesofun beyânatiyle kırk beş tane şâhid-i sâdık oluyor.

“Fazilet odurki; düşmanlar dahi onu tasdik etsin.”


Arabî ceridenin beyânatı:

Dinle
-