Mektubat | Yirmi Dördüncü Mektup | 307
(284-308)

 “Kab-ı Kavseyn” makamında, hakâik-i îmaniyenin en büyüğü olan Îman-ı Billâh ve Îman-ı Bil’âhireti aynelyakin göziyle müşâhede etmiş, Cennete girmiş, saâdet-i ebediyyeyi görmüş. O Mi’râcın kapısiyle açtığı cadde-i kübrâyı açık bırakmış, bütün evliyâ-yı ümmeti seyr ü sülûk ile, derecelerine göre, ruhanî ve kalbî bir tarzda o Mi’râcın gölgesi içinde gidiyorlar.

BEŞİNCİ NÜKTE: Mevlid-i Nebevî ile Mi’râciyenin okunması, gâyet nâfi’ ve güzel âdettir ve müstahsen bir âdet-i İslâmiyedir. Belki hayât-ı içtimâîye-i İslâmiyenin, gâyet latif ve parlak ve tatlı bir medâr-ı sohbetidir. Belki, hakâik-i îmaniyenin ihtarı için, en hoş ve şirin bir derstir. Belki îmanın envârını ve muhabbetullah ve aşk-ı Nebeviyi göstermeye ve tahrike en müheyyiç ve müessir bir vâsıtadır. Cenâb-ı Hak bu âdeti ebede kadar devam ettirsin ve Süleyman Efendi gibi mevlid yazanlara Cenâb-ı Hak rahmet etsin, yerlerini Cennet-ül Firdevs yapsın, âmîn...

Hâtime

Mâdem şu kâinatın Hâlıkı, her nev’de bir ferd-i mümtaz ve mükemmel ve câmi’ halkedip, o nev’in medâr-ı fahri ve kemâli yapar. Elbette esmâsındaki İsm-i Â’zam tecellisiyle, bütün kâinata nisbeten mümtaz ve mükemmel bir ferdi halkedecek. Esmâsında bir İsm-i Â’zam olduğu gibi, masnûâtında da bir ferd-i ekmel bulunacak ve kâinata münteşir kemâlâtı o ferdde cem’edip, kendine medâr-ı nazar edecek. O ferd her halde zîhayattan olacaktır. Çünkü enva’-ı kâinatın en mükemmeli zîhayattır. Ve her halde zîhayat içinde o ferd, zîşuurdan olacaktır. Çünkü: Zîhayatın enva’ı içinde en mükemmeli zîşuurdur. Ve her halde o ferd-i ferîd, insandan olacaktır. Çünkü: Zîşuur içinde hadsiz terakkiyata müstaid, insandır. Ve insanlar içinde her halde o ferd Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm olacaktır. Çünkü; zaman-ı Âdem’den şimdiye kadar hiç bir tarih, O’nun gibi bir ferdi gösteremiyor ve gösteremez. Zîra O zât Küre-i Arz’ın yarısını ve nev’-i beşerin beşten birisini, saltanat-ı ma’nevîyesi altına alarak, bin üç yüz elli sene kemâl-i haşmetle saltanat-ı ma’nevîyesini devam ettirip, bütün ehl-i kemâle, bütün enva’-ı hakâikte bir “Üstad-ı Küll” hükmüne geçmiş. Dost ve düşmanın ittifakiyle, ahlâk-ı hasenenin en yüksek derecesine sâhib olmuş. Bidayet-i emrinde, tek başiyle bütün dünyaya meydan okumuş.

Dinle
-