Mektubat | Yirmi Dokuzuncu Mektub | 441
(390-463)

Sekeratta Allah Allah yerine; hangi topunuz, hangi tüfeğiniz, zulümatı ebedîyi o sekerattakinin önünde ışıklandırır, ye’si mutlakını ümidi mutlaka çevirebilir? Mâdem ölüm var, kabre girilecek; bu hayat gidi yor, bâki bir hayat geliyor. Bir def’a top tüfek denilse; bin def’a Allah Allah demek lâzım gelir. Hem Allah yolunda olsa; tüfek de Allah der, top da Allahü Ekber diye bağırır, Allah ile iftar eder, imsak eder.

Dördüncü İşâret: Tahribatçı ehli bid’a iki kısımdır.

Bir kısmı güya din hesabına, İslâmiyete sadakat nâmına güya dini milliyetle takviye etmek için, “Za’fa düşmüş din şecerei nurânîyesini, milliyet toprağında dikmek, kuvvetleştirmek istiyoruz.” diye, dîne taraftar vaziyeti gösteriyorlar.

İkinci kısım; millet nâmına, milliyet hesabına, unsuriyete kuvvet vermek fikrine binâen, “Milleti, İslâmiyetle aşılamak istiyoruz.” diye, bid’aları îcad ediyorlar.

Birinci kısma deriz ki: Ey “sâdık ahmak” ıtlakına mâsadak biçâre ulemâüs sû’ veya meczub, akılsız, cahil sofiler! Hakîkatı kâinat içinde kökü yerleşmiş ve hakaiki kâinata kökler salmış olan Şecerei Tûbâi İslâmiyet; mevhum, muvakkat, cüz’î, husûsi, menfî, belki esassız, garazkâr, zulümkâr, zulmâni unsuriyet toprağına dikilmez! Onu oraya dikmeye çalışmak, ahmakane ve tahribkârane, bid’akârane bir teşebbüstür.

İkinci kısım milliyetçilere deriz ki: Ey sarhoş hamiyet-füruşlar! Bir asır evvel milliyet asrı olabilirdi. Şu asır unsuriyet asrı değil! Bolşevizm, sosyalizm mes’eleleri istilâ ediyor; unsuriyet fikrini kırıyor, unsuriyet asrı geçiyor. Ebedî ve daimî olan İslâmiyet milliyeti; muvakkat, dağdağalı unsuriyetle bağlanmaz ve aşılanmaz. Ve aşılamak olsa da; İslâm milletini ifsad ettiği gibi, unsuriyet milliyetini dahi ıslah edemez, ibka edemez. Evet muvakkat aşılamakta bir zevk ve bir muvakkat kuvvet görünüyor, fakat pek muvakkat ve âkibeti hatarlıdır.

Hem Türk unsurunda ebedî kabili iltiyam olmamak sûretinde bir inşikâk çıkacak. O vakit milletin kuvveti, bir şık, bir şıkkın kuvvetini kırdığı için, hiçe inecek. İki dağ birbirine karşı bir mîzanın iki gözünde bulunsa; bir batman kuvvet, o iki kuvvet ile oynayabilir; yukarı kaldırır, aşağı indirir.

İkinci Suâl, İki İşârettir:

Birinci İşâret ki: “Beşinci İşâret”tir. Mühim bir suâlin gâyet muhtasar bir cevabıdır.

Suâl: Âhirzamanda Hazreti Mehdi geleceğine ve fesada girmiş âlemi ıslah edeceğine dâir müteaddid rivayatı sahîha var. Halbuki şu zaman, cemâat zamanıdır; şahıs zamanı değil! Şahıs ne kadar dâhî ve hatta yüz dâhî derecesinde olsa, bir cemâatın mümessili olmazsa, bir cemâatin şahsı ma’nevîsini temsil etmezse; muhalif bir cemâatın şahsı ma’nevîsine karşı mağlubdur.

Dinle
-