Mesnevî-i Nûriye | Hubab | 94
(84-106)

Binâenaleyh, eşyâda bulunan intizam, müvâzene, evâmir-i tekviniyeye karşı imtisâl, itâat, kudret-i ezeliyenin nurânîyeti, eşyanın iç yüzünün şeffafiyeti gibi sırlardan dolayı; bir sinekle arzın ihyâsı, bir ağaç ile semavâtın îcadı, bir zerre ile Güneşin yaratılışı Vâcib-ül Vücûd’a nisbetle mütesâvidir. Evet, müsavat ve adem-i tefâvütü göz ile görünür. Bak! Mâhiyeti meçhul, mu’cizatiyle ma’lûm olan kudret-i ezeliyenin, bilhassa semerat ve sebzelerdeki nakışları, san’atları, esbâba havale edilirse, esbâb altında ezilecektir.

Elhâsıl: Hayatî, vücûdî, nurânî şeylerin îcadında üç nokta var:

Birinci Nokta: Kudretin umûr-u hasîse ile zâhiren mübâşereti görünmemek için perde olmak üzere esbâb vaz’edilmiştir.

İkinci Nokta: Hayat, vücûd ve nurun, dışları gibi içleri de şeffaf olduğundan, kesif perdeler hükmünde olan esbâb vaz’edilmemiştir. Yalnız pek ince, nâzik perdeleri andıran vesâit varsa da altında dest-i kudret görünür.

Üçüncü Nokta: Kudret-i ezeliyenin te’sirinde, tasnîinde külfet yoktur. Evet bir incir çekirdeğinden koca bir incir ağacını ve ince bir sap ile koca bir kavunu bağlayıp çıkaran kudrete hiç bir şey ağır gelmez. Şöyle mu’cizâtiyle ma’lûm olan kudret sâhibinin vücûdu, zuhuru; kâinatın vücûdundan, zuhurundan daha zâhirdir. Çünkü her bir masnû, kendi nefsine birkaç vecihle aynen delâlet eder. Fakat Sâniine, hem aynen, hem aklen çok vecihler ile delâletleri vardır. Ve hangi bir masnûun vücûdu esbâbtan istenilirse, bütün esbâb toplanıp birbirine yardımları olsa bile, o masnûun benzerini yapamazlar...

İ’lem Eyyühel-Aziz! İnsanın akıl ve fikir meydanı öyle bir vüs’attedir ki, ihâtası mümkün değildir; ve o kadar dardır ki, iğneye mahal olamaz. Evet ba’zan zerre içinde dönüyor, katre içerisinde yüzüyor, bir noktada hapsoluyor. Ba’zan de, âlemi bir karpuz gibi eline alır ve kâinatı misâfireten getirir, akıl odasında misâfir eder. Ba’zan de o kadar haddini tecâvüz eder, yükseğe çıkar ki; Vâcib-ül Vücûd’u görmeğe çalışır. Ba’zan da küçülür, zerreye benzer. Ba’zan da semavât kadar büyür. Ba’zan da bir katreye girer. Ba’zan da fıtrat ve hilkati içine alır...

İ’lem Eyyühel-Aziz! Cenâb-ı Hakk’ın insana verdiği ni’metler, ister âfâkî olsun ister enfüsî olsun, ba’zı şerâit altında insana gelip vusûl buluyor.

Dinle
-