Mesnevî-i Nûriye | Zühre | 156
(149-179)

Fakat Fâtır-ı Zülcelâlinden başkasına, izni ve emri olmadan tezellüle tenezzül etmez bir halim-i âlîhimmettir. Hem fakirdir fakat onun Mâlik-i Kerîm’i ona ileride iddihar ettiği mükâfat ile bir fakir-i müstağnîdir. Hem zaîftir fakat kudreti nihayetsiz olan seyyidinin kuvvetine istinâd eden bir zaîf-i kavidir ki, Kur’ân hakîki bir şâkirdine Cennet-i ebediyyeyi dahi gaye-i maksad yaptırmadığı halde; bu zâil fâni dünyayı ona gaye-i maksad hiç yapar mı?

İşte iki şâkirdin himmetlerinin ne derece birbirinden farklı olduğunu anla!

Hem felsefe-i sakîmenin şâkirdleriyle Kur’ân-ı Hakîm’in tilmizlerinin hamiyetkârlık ve fedakârlıklarını bununla müvâzene edebilirsiniz. Şöyle ki:

Felsefenin şâkirdi, kendi nefsi için kardeşinden kaçar, onun aleyhinde dâva açar.

Kur’ân’ın şâkirdi ise, semavât ve arzdaki umum sâlih ibâdı kendine kardeş telâkki ederek, gâyet samimî bir sûrette onlara duâ eder. Ve saadetleriyle mes’ud oluyor. Ve ruhunda şedid bir alâkayı onlara karşı hisseder. Hem en büyük şey olan arş ve şemsi, müsahhar birer me’mur ve kendi gibi bir abd, bir mahlûk telâkki eder.

Hem iki şâkirdin ulviyet ve inbisat-ı ruhlarını bundan kıyas et ki: Kur’ân, kendi şâkirdlerinin ruhuna öyle bir inbisat ve ulviyet verir ki, doksan dokuz taneli tesbihe bedel, doksan dokuz esmâ-i İlâhîyenin cilvelerini gösteren doksan dokuz âlemlerin zerrâtını, birer tesbih taneleri olarak şâkirdlerinin ellerine verir. “Evrâdlarınızı bununla okuyunuz.” der.

İşte Kur’ân’ın tilmizlerinden Şâh-ı Geylânî, Rufâî, Şâzelî (Radiyallahu anhüm) gibi şâkirdleri, virdlerini okudukları vakit dinle, bak! Ellerinde silsile-i zerrâtı, katarat adedlerini, mahlûkatın aded-i enfâsını tutmuşlar, onunla evrâdlarını okuyorlar. Cenâb-ı Hakk’ı zikir ve tesbih ediyorlar.

İşte Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyân’ın mu’cizane terbiyesine bak ki: Nasıl ednâ bir kederle ve küçük bir gam ile başı dönüp sersemleşen ve küçük bir mikroba mağlûb olan bu küçük insan, terbiye-i Kur’âniye ile ne kadar teâli ediyor. Ve ne derece letâifi inbisat eder ki; koca dünya mevcûdâtını, virdine tesbih olmakta kısa görüyor...

Dinle
-