Mektubat | On Sekizinci Mektup | 86
(81-87)

ÜÇÜNCÜ MES’ELE: Hikmet ve akıl ile halledilmeyen bir mes’elei mühimme.

Sual: Kâinattaki mütemadiyen şu hayretengiz faaliyetin sırrı ve hikmeti nedir? Neden şu durmayanlar durmuyorlar; dâima dönüp tazeleniyorlar?

Elcevab: Şu hikmetin îzahı bin sahife ister. Öyle ise îzahını bırakıp gayet muhtasar bir icmalini iki sahifeye sığıştıracağız.

İşte nasılki bir şahıs, bir vazifei fıtriyeyi veyahut bir vazifei içtimâîyeyi yapsa ve o vazife için hararetli bir sûrette çalışsa; elbette ona dikkat eden anlar ki, o vazifeyi ona gördüren iki şeydir:

Birisi: Vazifeye terettüb eden maslahatlar, semereler, faidelerdir ki; ona “illei gaiye” denilir.

İkincisi: Bir muhabbet, bir iştiyak, bir lezzet vardır ki: Hararetle o vazifeyi yaptırıyor ki, ona “dâi ve muktazi” ta’bir edilir. Meselâ: Yemek yemek, iştihadan gelen bir lezzet, bir iştiyaktır ki, onu yemeğe sevkeder. Sonra da yemeğin neticesi, vücûdu beslemektir; hayatı idâme etmektir. Öyle de:

şu kâinattaki dehşetengiz ve hayretnümâ hadsiz faaliyet, iki kısım Esmâi İlâhîyyeye istinâd ederek iki hikmeti vâsia içindir ki, herbir hikmeti de nihayetsizdir:

Birincisi: Cenâbı Hakk’ın Esmâi Hüsnâsının hadd ü hesaba gelmez enva’ı tecelliyatı var. Mahlûkatın tenevvüleri, o tecelliyatın tenevvüünden geliyor. O esmâ ise, dâimî bir sûrette tezâhür isterler. Yâni, nakışlarını göstermek isterler. Yâni nakışlarının âyinelerinde cilvei cemâllerini görmek ve göstermek isterler. Yâni, kâinat kitabını ve mevcûdât mektûbâtını ânen feânen tazelendirmek isterler. Yâni, yeniden yeniye ma’nidar yazmak ve her bir mektubu, Zâtı Mukaddes ve Müsemmâyı Akdes ile beraber, bütün zîşuurların nazarı mütâla’asına göstermek ve okutturmak iktiza ederler.

İkinci sebeb ve hikmet: Nasılki mahlûkattaki faaliyet bir iştiha, bir iştiyak, bir lezzetten geliyor. Ve hatta herbir faaliyette kat’iyyen lezzet vardır; belki herbir faaliyet, bir nevi lezzettir. Öyle de Vâcibü’lVücûd’a lâyık bir tarzda ve istiğnayı zâtîsine ve gınâyı mutlakına muvafık bir sûrette ve kemâli mutlakına münâsib bir şekilde hadsiz bir şefkati mukaddese ve hadsiz bir muhabbeti mukaddese var.

Dinle
-