Mektubat | Yirminci Mektup | 229
(222-258)
İkinci Makam

(İsm-i Â’zam noktasında, tevhidin isbatına muhtasar bir işârettir)

BİRİNCİ KELİME:

da, bir tevhid-i ulûhiyet ve ma’bûdiyet vardır. Şu mertebenin gâyet kuvvetli bir bürhanına şöyle işâret ederiz ki: Şu kâinat yüzünde, husûsan zemînin sahifesinde, gâyet muntazam bir faaliyet görünüyor. Ve gâyet hikmetli bir hallâkıyet müşahede ediyoruz. Ve gâyet intizamlı bir fettahiyet, yâni herşey’e lâyık bir şekil açmak ve sûret vermek aynelyakîn görüyoruz. Hem gâyet şefkatli, keremli, rahmetli bir vehhabiyet ve ihsânât görüyoruz. Öyle ise, bizzarure şu hal ve şu keyfiyet; Faal, Hallâk, Fettah, Vehhab bir Zât-ı Zülcelâl’in vücub-u vücûdunu ve vahdetini isbat eder, belki ihsas eder. Evet mevcûdâtın mütemadiyen zevalleri, tazelenmeleri gösteriyor ki, o mevcûdât; bir Sâni-i Kadîr’in kudsî esmâsının cilveleri.. ve envâr-ı esmâiyesinin gölgeleri.. ve ef’alinin eserleri.. ve kalem-i kader ve kudretin nakışları ve sahifeleri.. ve cemâl-i kemâlinin âyineleridir. Şu hakîkat-ı uzmâya ve şu tevhidin mertebe-i ulyasına, şu kâinatın sâhibi, bütün gönderdiği mukaddes kitablar ve suhuflariyle o tevhidi gösterdiği gibi; bütün ehl-i hakîkat ve kâmilîn-i nev’-i beşer tahkikatlariyle ve keşfiyatlariyle, aynı mertebe-i tevhidi gösteriyorlar. Ve kâinat dahi, acz ve fakriyle beraber, mazhar olduğu dâimî mu’cizat-ı san’atın ve havârik-ı iktidar, hazâin-i servetin şehâdetiyle, aynı mertebe-i tevhide işâret eder. Demek Şâhid-i Ezelî bütün kütüb ve suhufiyle ve ehl-i şuhud bütün tahkikat ve küşûfiyle; ve âlem-i şehâdet bütün muntazam ahval ve hakîmane şuûnatiyle o mertebe-i tevhidde bil’icma’ ittifak ediyorlar.

İşte O Vâhid-i Ehad’i kabûl etmeyen, ya nihayetsiz ilahları kabûl edecek veyahut ahmak Sofestâî gibi hem kendini, hem kâinatın vücûdunu inkâr edecek.

Dinle
-