Mektubat | Yirmi İkinci Mektup | 264
(262-277)

Ve bir memlekette beraber bulunmakla uhuvvetkârâne bir münâsebet hissedersin. Halbuki îmanın verdiği nur ve şuur ile ve sana gösterdiği ve bildirdiği esmâ-i İlâhîye adedince vahdet alâkaları ve ittifak rabıtaları ve uhuvvet münâsebetleri var. Meselâ:

Her ikinizin; Hâlıkınız bir, Mâlikiniz bir, Ma’bûdunuz bir, Râzıkınız bir.. bir bir, bine kadar bir bir. Hem Peygamberiniz bir, dininiz bir, kıbleniz bir.. bir bir, yüze kadar bir bir. Sonra köyünüz bir, devletiniz bir, memleketiniz bir.. ona kadar bir bir. Bu kadar bir birler vahdet ve tevhidi, vifak ve ittifakı, muhabbet ve uhuvveti iktiza ettiği ve kâinatı ve küreleri birbirine bağlayacak ma’nevî zincirler bulundukları halde; şikak ve nifaka, kin ve adâvete sebebiyet veren örümcek ağı gibi ehemmiyetsiz ve sebatsız şeyleri tercih edip mü’mine karşı hakîki adâvet etmek ve kin bağlamak; ne kadar o rabıta-i vahdete bir hürmetsizlik ve o esbâb-ı muhabbete karşı bir istihfaf ve o münâsebat-ı uhuvvete karşı ne derece bir zulüm ve i’tisaf olduğunu; kalbin ölmemiş ise, aklın sönmemiş ise anlarsın...

ÜÇÜNCÜ VECİH: Adâlet-i mahzâ’yı ifade eden

sırrına göre; bir mü’minde bulunan câni bir sıfat yüzünden sâir ma’sûm sıfatlarını mahkûm etmek hükmünde olan adâvet ve kin bağlamak, ne derece hadsiz bir zulüm olduğunu ve bahusus bir mü’minin fenâ bir sıfatından darılıp küsüp, o mü’minin akrabasına adâvetini teşmil etmek,

sîga-i mübalağa ile gâyet azîm bir zulüm ettiğini, hakîkat ve şerîat ve hikmet-i İslâmiye sana ihtar ettiği halde; nasıl kendini haklı bulursun, “Benim hakkım var” dersin?

Hakîkat nazarında sebeb-i adâvet ve şer olan fenâlıklar, şer ve toprak gibi kesiftir; başkasına sirâyet ve in’ikas etmemek gerektir. Başkası ondan ders alıp şer işlese, o başka mes’eledir. Muhabbetin esbâbı olan iyilikler, muhabbet gibi nurdur; sirayet ve in’ikas etmek, şe’nidir. Ve ondandır ki; “Dostun dostu dosttur” sözü, durûb-u emsâl sırasına geçmiştir. Hem onun içindir ki; “Bir göz hatırı için çok gözler sevilir” sözü umumun lisanında gezer.

Dinle
-