Mektubat | Yirmi Dördüncü Mektup | 299
(284-308)
Yirmi Dördüncü Mektubun
Birinci Zeyli

Yâni: “Ey insanlar! Duânız olmazsa ne ehemmiyetiniz var.” meâlindeki âyetin beş nüktesini dinle:

BİRİNCİ NÜKTE: Duâ bir sırr-ı azîm-i ubûdiyettir. Belki ubûdiyetin ruhu hükmündedir. Çok yerlerde zikrettiğimiz gibi, duâ üç nevi’dir.

Birinci Nevi Duâ: İstidad lîsaniyledir ki; bütün hubûbat, tohumlar lîsan-ı isti’dâd ile Fâtır-ı Hakîm’e duâ ederler ki: “Senin nukuş-u esmânı mufassal göstermek için, bize neşv ü nemâ ver, küçük hakîkatımızı sünbülle ve ağacın büyük hakîkatına çevir.”

Hem şu isti’dâd lîsaniyle duâ nev’inden birisi de şudur ki: Esbâbın içtimâı, müsebbebin icadına bir duâdır. Yâni: Esbâb bir vaziyet alır ki, o vaziyet bir lîsan-ı hâl hükmüne geçer ve müsebbebi Kadîr-i Zülcelâl’den duâ eder, isterler. Meselâ: Su, hararet, toprak, ziya bir çekirdek etrafında bir vaziyet alarak, o vaziyet bir lîsan-ı duâdır ki: “Bu çekirdeği ağaç yap, ya Hâlıkımız!” derler. Çünkü: O mu’cize-i hârika-i kudret olan ağaç; o şuursuz, câmid, basit maddelere havale edilmez.. havalesi muhaldir. Demek içtimâ’-ı esbâb bir nevi duâdır.

İkinci Nevi Duâ: İhtiyac-ı fıtrî lîsaniyledir ki; bütün zîhayatların iktidar ve ihtiyarları dâhilinde olmayan hâcetlerini ve matlablarını ummadıkları yerden vakt-i münâsibde onlara vermek için, Hâlık-ı Rahîm’den bir nevi duâdır.

Dinle
-