Mektubat | Yirmi Altıncı Mektup | 323
(310-346)

Yoksa tefrik ve inkısam; bir bölük bir bölüğe karşı rekabet etsin, bir tabur bir tabura karşı muhasamet etsin, bir fırka bir fırkanın aksine hareket etsin değildir. Aynen öyle de: Heyet-i içtimâîyye-i İslâmiyye büyük bir ordudur, kabail ve tavaife inkısam edilmiş. Fakat binbir bir birler adedince cihet-i vahdetleri var. Hâlıkları bir, Rezzakları bir, Peygamberleri bir, kıbleleri bir, kitabları bir, vatanları bir, bir, bir, bir.. binler kadar bir, bir...

İşte bu kadar bir, birler; uhuvveti, muhabbeti ve vahdeti iktiza ediyorlar. Demek kabail ve tavaife inkısam, şu âyetin ilân ettiği gibi, tearüf içindir, teâvün içindir.. tenakür için değil, tahasum için değildir!..

Üçüncü Mes’ele: Fikr-i milliyet, şu asırda çok ileri gitmiş. Husûsan dessas Avrupa zalimleri, bunu İslâmlar içinde menfî bir surette uyandırıyorlar; tâ ki, parçalayıp onları yutsunlar.

Hem fikr-i milliyette bir zevk-i nefsanî var; gafletkârane bir lezzet var; şeametli bir kuvvet var. Onun için şu zamanda hayat-ı içtimâîye ile meşgul olanlara, “Fikr-i milliyeti bırakınız!” denilmez. Fakat fikr-i milliyet iki kısımdır. Bir kısmı menfîdir, şeametlidir, zararlıdır; başkasını yutmakla beslenir, diğerlerine adâvetle devam eder, müteyakkız davranır. Şu ise, muhâsamet ve keşmekeşe sebebdir. Onun içindir ki, hadîs-i şerîfte ferman etmiş:

Ve Kur’ân da ferman etmiş:

İşte şu hadîs-i şerif ve şu âyet-i kerîme; kat’î bir surette menfî bir milliyeti ve fikr-i unsuriyeti kabûl etmiyorlar. Çünkü müsbet ve mukaddes İslâmiyet milliyeti, ona ihtiyaç bırakmıyor.

Evet acaba hangi unsur var ki, üç yüz elli milyon vardır? Ve o İslâmiyet yerine o unsuriyet fikri, fikir sâhibine o kadar kardeşleri, hem ebedî kardeşleri kazandırsın? Evet menfî milliyetin, tarihçe pek çok zararları görülmüş.

Dinle
-