Mektubat | Yirmi Sekizinci Mektup | 362
(348-389)

Husrev gibi, kendine tenbel diyen ve beş senedir Sözler’i işittiği halde yazmaya cidden tenbellik edip başlamayan bir kardeşimiz, bir ayda on dört kitabı güzel ve dikkatli yazması, şübhesiz dördüncü bir kerâmet-i esrâr-ı Kur’âniyedir. Husûsan Otuz Üçüncü Mektub olan otuz üç pencerelerin kıymeti tamamen takdir edilmiş ki, gâyet dikkatle ve güzel yazılmış. Evet o risâle, marifetullah ve Îman-ı Billah için en kuvvetli ve en parlak bir risâledir. Yalnız baştaki pencereler gâyet icmal ve ihtisar ile gidilmiştir. Fakat gittikçe inkişaf eder, daha ziyâde parlar. Zaten sâir te’lifata muhalif olarak ekser Sözler’in başları mücmel başlar, gittikçe genişlenir, tenevvür eder.

Dördüncü Risâle Olan Dördüncü Mes’ele


(İhvanlarıma medâr-ı intibah bir hâdise-i cüz’iyeye dâir bir suâle cevabdır.)

Aziz kardeşlerim!

Suâl ediyorsunuz ki: Câmi-i şerifinize, Cum’a gecesinde sebebsiz olarak, mübârek bir misafirin gelmesiyle tecavüz edilmiş. Bu hâdisenin mâhiyeti nedir? Neden sana ilişiyorlar?

Elcevab: “Dört Nokta”yı, bilmecburiye Eski Said lîsaniyle beyân edeceğim. Belki ihvanlarıma medâr-ı intibah olur, siz de cevabınızı alırsınız.

Birinci Nokta: O hâdisenin mâhiyeti; hilaf-ı kanun ve sırf keyfî ve zındıka hesabına, Cum’a gecesinde kalbimize telaş vermek ve cemaata fütur getirmek ve beni misafirlerle görüştürmemek için, bir desîse-i şeytaniye ve münâfıkane bir taarruzdur. Garâibdendir ki, o geceden evvel olan perşembe günü tenezzüh için bir tarafa gitmiştim. Avdetimde güya iki yılan birbirine eklenmiş gibi uzunca siyah bir yılan sol tarafımdan geldi, benim ile arkadaşımın ortasından geçti. Arkadaşıma, o yılandan dehşet alıp korktun mu diye sordum:

— Gördün mü?

O dedi:

— Neyi?

Dedim:

Dinle
-