Mektubat | Yirmi Dokuzuncu Mektub | 430
(390-463)
Kudsî Bir Tarihçe

Kur’ânı Hakîm’in mühim bir sırrı i’cazîsinin zuhur ettiği senenin tarihi, yine lafzı Kur’ândadır. Şöyle ki:

Kur’ân kelimesi, ebced hesabiyle üç yüz elli birdir. İçinde iki elif var; mahfî elif “Elfün” okunsa, bin ma’nasındaki “Elfün”dür (Hâşiye). Demek bin üç yüz elli bir senesine, Senei Kur’âniye tabir edilebilir. Çünkü Lafzı Kur’ândaki tevâfukatın sırrı acibi, Kur’ânın tefsiri olan Risâlei Nur eczalarında o sene göründü. Ve Kur’ândaki Lafzı Celâl’in i’cazkârane sırrı tevâfuku, aynı senede tezahür etti. Ve bir nakşı i’cazîyi gösterecek bir Kur’ânın yeni bir tarzda yazılması, aynı senede oluyor. Ve hattı Kur’ânın tebdiline karşı, Kur’ân şâkirdlerinin bütün kuvvetleriyle hattı Kur’ânîyi muhafazaya çalışması aynı senededir. Ve Kur’ânın mühim ezvakı i’caziyesi, aynı senede tezahür ediyor. Hem aynı senede Kur’ân ile çok münâsebetdar hâdisat olmuş ve olacak gibi...

------------------------------------------------------------------------
(Hâşiye): İlmi Sarf kaidesince; feilün, fe’lün okunur. Ketifün, ketfün okunması gibi. Buna binaen elifün, elfün okunur. O halde, bin üç yüz elli bir olur.

Dinle
-