Çok işte Hak onu muvaffak ede,
Tevafuk, makam-ı tevakkuf değil!
Ahmed Galib
(Rahmetullahi Aleyh)
Kasem ederim, doğrudur sözü özüyle beraber.
Bu hakîkatı kabûl ve tasdik etmeyen bedmâyeler
Kalır dalâlet ve vâdi-i hüsranda nice seneler.
Bunları irşad edip kurtarmaktır hüner,
Hidâyet erişse eğer, o vakit boyun eğer.
Cümlenin ıslâhını niyaz edip Hâlık’a yalvaralım,
Hep envâr-ı Kur’âniyye olan Sözler’i okuyup anlatalım,
Bu yolda bizler de feyz alıp dilşâd olalım,
Fenâyı bekâya tebdilde rızâyı Bâri’ye kavuşalım.
Sadhezâr tahsîne lâyık bibaha fıkra-i Galib,
Bu hakikatları söylemekle olur şübhesiz galib.
Binbaşı Âsım
(Rahmetullahi Aleyh)
Birinci Nükte: Bir dest-i inâyet altında hizmet-i Kur’âniyede istihdam edildiğimize dâir çok enva’-ı işârât-ı gaybiyeyi hissettik ve ba’zılarını gösterdik. Şimdi o işârâtın bir yenisi daha şudur ki: Ekser Sözler’de tevâfukat-ı gaybiyye var. (Hâşiye) Ezcümle: Resûl-i Ekrem kelimesinde ve Aleyhissalâtü Vesselâm ibâresinde ve Kur’ân lafz-ı mübârekesinde, bir nevi cilve-i i’caz temessül ettiğine bir işâret var. İşârât-ı gaybiye ne kadar gizli ve zaîf de olsa, hizmetin makbûliyetine ve mes’elelerin hakkaniyetine delâlet ettiği için bence çok ehemmiyetlidir ve çok kuvvetlidir.
---------------------------------------(Hâşiye): Tevâfukat ise, ittifaka işârettir; ittifak ise, ittihada emâredir, vahdete alâmettir; vahdet ise, tevhidi gösterir; tevhid ise, Kur’ânın dört esasından en büyük esasıdır.