Mektubat | Yirmi Dokuzuncu Mektub | 458
(390-463)

Onun için, o mübarek meyveleri burada yememeli. Eğer istenilmeyerek yedirilse şükredilmeli; mükâfat için değil, belki teşvik için bir ihsan-ı İlâhî olarak telakki edilmeli.

DOKUZUNCU TELVİH: Tarikatın pek çok semerâtından ve fâidelerinden yalnız burada “Dokuz Adedi”ni icmâlen beyân edeceğiz:

Birincisi: İstikametli tarikat vâsıtasiyle, saâdet-i ebediyedeki ebedî hazinelerin anahtarları ve menşe’leri ve mâdenleri olan hakâik-i îmaniyenin inkişâfı ve vuzuhu ve aynelyakîn derecesinde zuhurlarıdır.

İkincisi: Makine-i insaniyenin merkezi ve zenbereği olan kalbi, tarikat vâsıta olup işletmesiyle ve o işletmekle, sâir letâif-i insaniyeyi harekete getirip, netice-i fıtratlarına sevkederek hakîki insan olmaktır.

Üçüncüsü: Âlem-i berzah ve âhiret seferinde, tarikat silsilelerinden bir silsileye iltihak edip ve o kâfile-i nurânîye ile ebedül âbâd yolunda arkadaş olmak ve yalnızlık vahşetinden kurtulmak ve onlarla, dünyada ve berzahta ma’nen ünsiyet etmek ve evham ve şübehâtın hücumlarına karşı, onların icmâına ve ittifakına istinâd edip, herbir üstadını kavî bir sened ve kuvvetli bir bürhan derecesinde görüp, onlarla o hatıra gelen dalâlet ve şübehâtı def’etmektir.

Dördüncüsü: Îmandaki mârifetullah ve o mârifetteki muhabbetullahın zevkini, sâfi tarikat vâsıtasiyle anlamak; ve o anlamakla dünyanın vahşet-i mutlakasından ve insanın kâinattaki gurbet-i mutlakasından kurtulmaktır. Çok Sözlerde isbat etmişiz ki: Saâdet-i dâreyn ve elemsiz lezzet ve vahşetsiz ünsiyet ve hakîki zevk ve ciddî saâdet, îman ve İslâmiyetin hakîkatındadır. İkinci Söz’de beyân edildiği gibi: Îman, şecere-i tûbâ-i Cennet’in bir çekirdeğini taşıyor.

İşte tarikatın terbiyesiyle, o çekirdek neşvünema bulur, inkişaf eder.

Beşincisi: Tekâlif-i şer’iyedeki hakâik-i latifeyi, tarikattan ve zikr-i İlâhîden gelen bir intibah-ı kalbî vâsıtasiyle hissetmek, takdir etmek... O vakit taate, suhre gibi değil, belki iştiyakla itaat edip ubûdiyeti îfa eder.

Altıncısı: Hakîki zevke ve ciddî teselliye ve kedersiz lezzete ve vahşetsiz ünsiyete, hakîki medâr ve vâsıta olan tevekkül makamını ve teslim rütbesini ve rıza derecesini kazanmaktır.

Dinle
-