Mektubat | Yirmi Dördüncü Mektup | 290
(284-308)

İkinci Yüzü: Âhirete bakar, âlem-i bekaya nazar eder, onun tarlası hükmündedir. Bu yüzde bâkî semereler ve meyveler yetiştirmek var; bekaya hizmet eder, fâni şeyleri bâkî hükmüne getirir. Bu yüzde dahi mevt ve zeval değil, belki hayat ve beka cilveleri var.

Üçüncü Yüzü: Fânilere, yâni bizlere bakar ki; fânilerin ve ehl-i hevesatın mâşukası ve ehl-i şuurun ticaretgâhı ve vazifedarların meydan-ı imtihanlarıdır. İşte bu üçüncü yüzündeki fenâ ve zeval, mevt ve ademin acılarına ve yaralarına merhem için, o üçüncü yüzün iç yüzündeki beka ve hayat cilveleri var.

Elhasıl: Şu mevcûdât-ı seyyale, şu mahlûkat-ı seyyare, Vâcibü’l-Vücûd’un envâr-ı îcad ve vücûdunu tazelendirmek için müteharrik âyineler ve değişen mazharlardır.

İKİNCİ MAKAM:

Bir mukaddime, beş işârettir. Mukaddime iki mebhastır.

Birinci Mebhas: Bu gelecek beş işârette, şuûnât-ı Rubûbiyeti rasad etmek için; birer sönük, küçük, dûrbîn nev’inden birer temsil yazılacak. Bu temsiller; şuûnât-ı rubûbiyetin hakîkatını tutamaz, ihâta edemez, mikyas olamaz fakat baktırabilir. O gelecek temsilâtta ve geçen remizlerde, Zât-ı Akdes’in şuûnâtına münâsib olmayan ta’birat, temsilin kusuruna âidtir.

Meselâ: Lezzet ve sürur ve memnuniyetin bizce ma’lûm ma’naları, şuûnât-ı mukaddeseyi ifade edemiyor; fakat birer ünvan-ı mülâhazadır, birer mirsâd-ı tefekkürdür. Hem dahi şu temsiller; muhit, azîm bir kanun-u Rubûbiyetin küçük bir misâlde ucunu göstermekle, Rubûbiyetin şuûnâtında o kanunun hakîkatını isbat ediyor. Meselâ bir çiçek, vücûddan gider, binler vücûd bırakarak öyle gider denilmiş. Onunla azîm bir kanun-u Rubûbiyeti gösteriyor ki; bütün bahar, belki bütün dünyadaki mevcûdâtta bu kanun-u Rubûbiyet cereyan ediyor.

Evet, Hâlık-ı Rahîm, bir kuşun tüylü libasını hangi kanunla değiştiriyor, tazelendiriyor; o Sâni-i Hakîm aynı kanunla, her sene Küre-i Arz’ın libasını tecdid eder. Hem o aynı kanunla, her asırda dünyanın şeklini tebdil eder. Hem aynı kanunla, kıyamet vaktinde kâinatın sûretini tağyir edip değiştirir.

Hem hangi kanunla zerreyi, mevlevî gibi tahrik ederse; aynı kanunla Küre-i Arz’ı meczup ve semaa kalkan mevlevî gibi döndürüyor ve o kanun ile âlemleri böyle çeviriyor.. ve manzûme-i şemsiyeyi gezdiriyor...

Dinle
-