Mektubat | Yirmi Dördüncü Mektup | 303
(284-308)
Yirmi Dördüncü Mektubun
İkinci Zeyli

(Mi’râc-ı Nebevî hakkındadır)

(Mevlid-i Nebevînin Mi’râciyye kısmında “Beş nükte”yi beyân edeceğiz.)

BİRİNCİ NÜKTE: Cennet’ten getirilen Burak’a dâir, Mevlid yazan Süleyman Efendi hazin bir aşk macerasını beyân ediyor. O zât ehl-i velâyet olduğu ve rivayete binâ ettiği için, elbette bir hakîkatı o sûretle ifade ediyor. Hakîkat şu olmak gerektir ki:

Âlem-i bekanın mahlûkları, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın nûriyle pek alâkadardırlar. Çünkü: O’nun getirdiği nur iledir ki; Cennet ve dâr-ı âhiret, cin ve ins ile şenlenecek. Eğer O olmasaydı, o saâdet-i ebediyye olmazdı ve Cennet’in her nevi mahlûkatından istifadeye müstaid olan cin ve ins, Cennet’i şenlendirmiyeceklerdi; bir cihette sâhibsiz virâne kalacaktı. Yirmi Dördüncü Söz’ün Dördüncü Dalında beyân edildiği gibi: Nasılki bülbülün güle karşı dâsitâne-i aşkı; tâife-i hayvânâtın, tâife-i nebâtâta derece-i aşka bâliğ olan ihtiyacat-ı şedîde-i aşknümâyı, rahmet hazinesinden gelen ve hayvânâtın erzaklarını taşıyan kafile-i nebâtâta karşı i’lân etmek için, bir hatîb-i Rabbânî olarak, başta bülbül-ü gül ve her nev’den bir nevi bülbül intihâb edilmiş

Dinle
-