Mektubat | Yirmi Sekizinci Mektup | 355
(348-389)

“Ba’zı melâikeler var ki, kırk bin başı var. Her başında, kırk bin dili var –Demek, seksen bin gözü dahi var– Herbir dilde, kırk bin tesbihat var.” Evet mâdem melâikeler âlem-i şehâdetin enva’ına göre müekkeldirler; âlem-i ervahta o enva’ın tesbihatlarını temsil ediyorlar, elbette öyle olmak lâzımgelir. Çünkü meselâ: Küre-i Arz bir mahlûktur, Cenâb-ı Hakk’ı tesbih ediyor. Değil kırk bin, belki yüz binler baş hükmünde enva’ları var. Her nev’in, yüz binler dil hükmünde efradları var ve hâkeza... Demek Küre-i Arz’a müekkel meleğin kırk bin, belki yüz binler başı olmalı. Ve her başında da yüz binler dil olmalı ve hâkezâ... İşte bu mesleğe binâen, Hazret-i Azrâil Aleyhisselâm’ın her ferde müteveccih bir yüzü ve bakar bir gözü vardır. Hazret-i Mûsa Aleyhisselâm’ın, Hazret-i Azrâil Aleyhisselâm’a tokat vurması; hâşâ Azrâil Aleyhisselâm’ın mâhiyet-i asliyesine ve şekl-i hakîkisine değil ve bir tahkir değil ve adem-i kabûl değil; belki vazife-i risâletin daha devamını ve bekasını arzu ettiği için, kendi eceline dikkat eden ve hizmetine sed çekmek isteyen bir göze şamar vurmuş ve vurur...

Dinle
-