Barla Lahikası | Mektub 31 | 38
(38-38)

(Yine Sabri’nin)

Sözler nâmında olan bahr-i muhit-i Nur’da iki seneyi mütecaviz bir zamandan beri, seyr ü seyahatımın semere ve neticesini görüp bilmek hususunda şimdiye kadar zemin ve zaman müsaid olmadığından, sermaye-i ticaretimin ne derecelere çıktığını; daha doğrusu bir ticaret edinebildim mi, yoksa edinemedim mi, mütereddid ve mütehayyir idim.

Hamden-lillâh bu şehr-i rahmet ve mağfirette, inâyet-i Rabbânîye ve muavenet-i Peygamberiye ve himemat ve daavât-ı üstadâneleri berekâtıyle sermaye-i ilmiye-i evveliye-i bendegânemin yüzde doksan dokuz derece yükseldiğini fehmettim. O menâbi-i ilmiye ve temsilât-ı hakîkiye, meclislerimi o kadar tezyin ve tenvir etmektedir ki, arzetmekten âcizim. Beşerin pek ziyâde ayağını kaydıran şu asırda, gâyetle hârika ve fevkalhad cihâzât ve malzemeyi neşreden (Nur) fabrikasından, her nevi techizatı almak farz olduğunu bilip, her türlü sena ve sitayişe bihakkın sezâ ve lâyık bulunan ve hiç bir sûrette riyâya hamli imkânsız olan müessese sâhib-i a’zamına, ne derecelerde îfa-yı şükran ve arz-ı minnetdarî eylesem, yine hakkıyla vazife-i zimmetimi eda etmiş olamayacağım.

Sabri


Dinle
-