(9 Mayıs 1934 Çarşamba)
Aziz, Sıddık, Müdakkik Kardeşim Re’fet Bey!
Evvelâ: Nevzad-ı mübârekin dünyaya gelmesini, sizin için bir fâl-i hayr olarak tebrik ediyorum. İnşâallah sırrına mazhar olacak. Âsım Bey gibi senin de bir kız evlâdı dünyaya gelmesi, meşrebimizde en mühim esas şefkat olduğu cihetiyle ve şefkat kahramanları kızlar olduğundan ve en sevimli mahlûk bulunduğundan, daha ziyâde tebrike şâyansınız. Zannederim, bu zamanda erkek çocukların tehlikesi daha çok. Cenâb-ı Hak onu sizlere medâr-ı teselli ve ünsiyet ve evinize küçük bir melâike hükmüne getirsin. “Rengi gül” ismi yerine “Zeynep” olsa daha münâsibdir.
Sâniyen: Hikmetü’l-İstiâze’nin, besmele-i şerifenin sırlarına dâir senin ve Şerif Efendi’nin ifadeleriniz kısadır. Tenkid mi, takdir mi anlaşılmıyor. Zâten mükerreren demiştim: Herkes her risâlenin her mes’elesini anlamasına muhtaç değil. Ne kadar anlarsa kâfidir.
Sâlisen: Âlem-i misâl, âlem-i ervahla âlem-i şehâdet ortasında bir berzahdır. Her ikisine birer vecihle benzer. Bir yüzü ona bakar, bir yüzü de diğerine bakar. Meselâ, Âyinedeki senin misâlin sûreten senin cismine benzer. Maddeten senin ruhun gibi lâtiftir. O âlem-i misâl; âlem-i ervah, âlem-i şehâdet kadar vücûdu kat’idir. Hâşiye). Acâib ve garaibin meşheridir, ehl-i velâyetin tenezzühgâhıdır.
Küçük bir âlem olan insanda kuvve-i hayâliye olduğu gibi, büyük bir insan olan âlemde dahi bir âlem-i misâl var ki; o vazifeyi görüyor ve hakîkatlıdır. Kuvve-i hâfıza Levh-i Mahfuz’dan haber verdiği gibi, kuvve-i hayaliye dahi âlem-i misâlden haber verir.
Başta Husrev, Bekir Bey, Rüşdü, Lütfü, Hâfız Ahmed, Sezâi, üç Hoca, üç Mehmed, hânenizdeki üç ma’sûm ve kayınpederin olarak oradaki kardeşlerimize selâm ve duâ ediyorum.
Kardeşiniz
Said Nursî
---------------------
(Hâşiye): Bence âlem-i misâlin vücûdu meşhûddur. Âlem-i şehâdet gibi tahakkuku bedihîdir. Hatta rü’ya-yı sâdıka ve keşf-i sadık ve şeffaf şeylerde-ki temessülât, bu âlemden o âleme karşı açılan üç penceredir. Avâma ve herkese o âlemin ba’zı köşelerini gösterir.