Aziz Kardeşim!
Bu hâdise dahi, Abdurrahman hâdisesi gibi bir hüccettir ki, bize şimdiki tarzı hayat yaramaz. Bize bu dünyada daha sâfi ve âli ve kudsî bir hayat-ı ma’sûmane ihsân edildiğinden ona kanâat lâzımdı. Merhum Abdurrahman gerçi muvakkaten aldandı, fakat İstanbul’da Risâle-i Nur mukaddematına büyük bir hizmeti var. Hem Onuncu Söz ile tam kurtuldu, sonra gitti.
Merhum Fuat dahi, inşâallah, Risâle-i Nurun feyziyle îmanını kur-tarmış ve mektubu dahi, senin dediğin gibi gösteriyor ve size ve hânedânınıza mensubiyyetiyle, samimî iftiharı ve kuvvetli irtibatı, Risâle-i Nur cihetiyle olduğunu hissettim.
Ben size tâziye vermek değil, belki hem onu hem sizi tebrik ederim ki, bu zamanın dehşetli ve dalâletli hayatından kurtuldu, daha ma’sûm ve çok bulaşmadan gitti. Ve size Cennete lâyık bir evlâd ve sırrına mazhar oldu.
Ben şimdiye kadar merhum Mola Abdullah ile beraber Abdurrah-man’ı ve Ubeyd’i ekser duâlarımda zikr ettiğim gibi, merhum Fuad’ı dahi onlarla beraber her vakit yâd edeceğim, inşâallah.
Evet kardeşim, dediğin gibi, Fuat’ın (R.H.) mektubu aynen Abdur-rahmanın (R.H.) mektubu misillû, Risâle-i Nur’un bir şu’le kerâmetini gösteriyor. Yalnız Abdurrahman’ın gâyet hâlis ve şimdiki tarz-ı hayattan ve ta’birlerinden müberra, sâfi ifadesi onda yoktur. Eğer dünyada kalsa idi, mağlûp olmak ihtimali vardı.
Cenâb-ı Erhamürrâhimîn hem ona, hem Risâle-i Nur hânedanına ve dâiresine merhamet edip, onu rahmetine ve Cennete aldı, mağlûp ettirmedi, Risâle-i Nurun küçük talebeleri dâiresindeki makamında ibka etti. Hadsiz şükür olsun ki, bu iki kahraman biraderzadelerim vefatlarının ilânnameleriyle, Risâle-i Nur şâkirdleri, îmanla kabre gireceklerine dâir olan müjde-i Kur’âniyeye iki misâl ve iki delil gösterdiler.
Benim tarafımdan Risâle-i Nur’la alâkadar veya bizimle dost olanlara selâm ve duâ ile, Dâvud ve Nihad iki Muhammed ve Abdülmecid ile beraber, bütün ma’nevî kazançlarıma her gün hissedardırlar.
Kardeşiniz
Said Nursî