Barla Lahikası | Mektub 185 | 192
(192-192)

Aziz Üstad!

Âlem-i İslâm'a indirilen o azîm darbeler, Âlem-i İslâm hesabına sizin omuzlarınıza isabet ettiğini biliyorum. Böyle olmakla beraber, ulvî ruhu-nuz, âlî hamiyetiniz, hadden efzûn sabrınız, daha pek çok ve pek güzel hasletleriniz üzerinde en bâriz izleri gözüken şefkatiniz, zâlimler hakkında da hayır dua etmek oluyor.  
                                                                                                                                                                 Talebeniz
                                                                                                                                                            Ahmed Husrev 

        (Babacan Mehmed Ali’nin fıkrasıdır.)

Cenâb-ı Vâcibü’l-Vücûd ve Tekaddes Hazretlerinin, Cibril-i Emin vasıtasıyla, Âhirzaman Nebisi Peygamberimiz (A.S.M.) Efendimiz’e gönderilen ve bugüne kadar muhafaza edilen Kur’ân-ı Hakîm’i hakîkatıyla ve hak sözler ile, Hakk’ın yaratmış olduğu kullarına tercümanlık eden ve Hakk’ın rızası için gece ve gündüz dua eden, hakîki SAİD’den bir muhabbetname aldım ki, o da üstadım efendimin mektubudur.

Ciddî ve samimî dostumuz ve kardeşimiz bulunan Âsım Bey’e vardığımda müjdeledi. Beş dakika kadar görüştüm. Ve göndermiş olduğunuz emanetleri alırken öyle sevindik ki, bülbülün gül dalında seher vaktinde aşkından ağzından çıkarmış olduğu nağmeler gibi işittik. Onun için birbirimizle ne konuştuğumuzu bilemedik. Bildiğim şu kadar ki: Yalnız ayrılırken çok şükür Cenâb-ı Allah’a, böyle envâr-ı Kur’âniyeyi neşreden bir üstadımız varken, hiçbir vakit saâdetimizden mahrum kalmayız diye bildik.

Babacan

Dinle
-