Barla Lahikası | Mektub 200 | 207
(207-207)

(Vezirzade Mustafa’nın fıkrasıdır.)

Üstadım!

Beş vakit namazdan sonra, hakk-ı fâzılânelerinize duacıyım ve duanızı rica ediyorum. Mesleğinize ve neşrettiğiniz Risâle-i Nur’a karşı hissiyatımı, dilimle beyân edemiyorum. Ben ümmîyim, sâir kardeşlerim gibi ifade-i meram edemem. Fakat felillâh-il-hamd, kalb ve ruhum Risâle-i Nur’un te’sirâtıyla intibaha gelmişler.

Kalbimin intibahını rü’yalarımla anlıyorum. Zâten bu gaflet ve zulmet zamanının yakaza âlemini, ağır bir uyku âlemi ve uyku âlemini ise, bir derece yakaza âlemi görüyorum. Onun için siz üstadıma karşı rü’yalarımla size arzediyorum.

İşte, bu rü’yamın hülâsası şudur ki: Bir câmi’de sizinle beraber bulunuyoruz. Avlusunda ba’zı talebe arkadaşlarımla temizlik yapıyoruz. Bir otomobil zuhur etti. Mescidin yakınında duruyor. İçinde Resul-i Ekrem (A.S.M.) bulunuyor. Sonra bir dere açıldı, fasıla verdi. Ta’birini siz üstadıma havale ediyorum. Yalnız ben bundan hissediyorum ki: Resul-i Ekrem’in (A.S.M.) Sünnet-i Seniyesini ihyâya çalışan ve neşreden Risâle-i Nur, Resul-i Ekrem’in (A.S.M.) takdir ve tahsinine mazhar olmuş ki, imdâd-ı ruhânî ile câmimiz olan bu vilayete ma’nevî teşrif etti. Fakat ehl-i dalâlet desîseleriyle, Sünnet-i Seniye hizmetkârlarını müşevveş ediyorlar. Üstadlarıyla görüşmemek için maniler teşkil ediyorlar.

İkinci rü’yamın hülâsası şudur ki: Bir mezaristanın nihayetlerinde kesretli harmancıların buğday savurduğunu ve ileride iki kapılı muhkem bir kal’a gibi yapılmış bir saray içinde Hazret-i Gavs-ı Geylânî oturmuş, gâyet kalabalık insanlar varmış, gördüm. Ziyaret ettim. Ta’birini siz üstadıma havale edip fakat bundan hissediyorum ki, mezaristan geçmiş zamandır. O harmanlardaki kesretli buğdayları savuran, bu zamandaki Risâle-i Nur’un naşirleri ve talebeleridir ki, ruhların ma’nevî rızkını yetiştiriyorlar. Hakîkat tanelerini evham ve hayalât samanlarından tasfiye ediyorlar. Bu talebelerin üstadının en mühim bir üstadı olan Hazret-i Gavs-ı Geylanî, muhkem kal’a gibi bir sarayda oturduğunu ve onlara üstadlık ettiğini ve o etrafındaki kalabalık da ve kendi fazla meşguliyeti, kerâmet-i Gavsiyesiyle izhâr ettiği gibi, Risâle-i Nur talebelerine karşı himmet ve duasıyla fazla meşgul olduğunu fehmediyorum.

Ümmi talebeniz

Mustafa


Dinle
-