Barla Lahikası | Mektub 287 | 294
(294-294)

Aziz, Sıddık, Muhlis Kardeşim.

Sana Yirmi Altıncı Mektubun dört mebhasını birden gönderdim. Kendi nüshamdır. Sen benden ziyâde layıksın. Seninki kayboldu, benimki onun yerine geçsin. Fakat müsvedde halindedir, kusura bakma.

Kardeşim, ba’zı dakika olur ki: Az amel çok sayılır, bir neferin müdhiş bir zamanda bir saat nöbeti, bir sene hükmünde olduğu gibi, inşâallah Hulûsînin de nurlara nöbetdarlık saatleri o nevidendir.

Mâşâallah, Hakkı Efendinin yerinde orada bir Fethi Beyi buldun. İş kemmiyetde değil keyfiyete bakılır. Ba’zan bir, yüze mukabildir.

Hem kardeşim, Kurban Bayramından tâ Şuhûr-u Selaseye kadar, dünya o zaman atalette gafletiyle, derd-i maîşet belâsıyla insanları sersem ediyor. O müddet zarfında fütur ve lakaydlık her halde olacak. Az bir hizmet de yazda çoktur.

Hem bilirsin ki, insanın terakkiyatı şeytanlarla mücahededen ileri gelir. Mücahede olmazsa terakkiyat olmaz. Sana hücum edenler ne kadar çoğalsa, sana o kadar kârdır. Zâten biz neticeyle mükellef değiliz, hizmetle mükellefiz. Netice ve muvaffakiyet ise, Cenâb-ı Hakk’ın işidir. Onun işine karışmamalıyız.

Başta Fethi Bey, Sözlerle alakadar olanlara selam ve duâ ederiz. Başda Sabri, bütün kardeşler size selam ve duâ ederler. Peder ve validelerinize selam ve duâ ederim ve duâlarını isterim.


Kardeşiniz

Said Nursî

Kardeşim, orada bir vakit dehşetli ameliyat icra edildiğinden, oradaki insanlarda bir korkaklık vermiş, onların füturundan mey’us olma. (Size müjde) bir ay evvel bir şehirde, birden on bir yerde, kemâl-i iştiyakla Sözleri yazmaya başladılar. Gittikçe Sözlerin Nâşirleri çoğalıyor. (Bu kısım Üstad hazretlerinin kendi el yazılarıyladır. (Nâşir)

Ses Yok