Kastamonu Lahikası | Mektup 18 | 28
(28-28)

Evet bir adamın îmânı, ebedî ise dünya kadar bir mülk-ü bâkinin anahtarı ve nurudur. Öyle ise, îmânı tehlikeye ma’rûz her adama, bütün küre-i arzın saltanatından daha fâideli bir saltanat, bir fütûhat kazandıran Risâlet-in-Nur; elbette bu âyetlerin, bu asırda, bu beşâretlerinin kasdî bir medâr-ı nazarlarıdır. Nur ve Gül fabrikalarının hademe ve sâhibleri, insanın başında iki göz gibidir; zâhiren ikidir, fakat bir görürler. Ahvel (şaşı) gözlü iki görür. Lillâh-il-hamd bu iki cereyan-ı nûranî kemâl-i ittihaddadırlar.

* * *


(18)

Aziz, Mübârek, Sıddık, Sadık, Ruhum, Canım Kardeşlerim!

Sizin beni çok mesrûr eden son mektubunuza Isparta yoluyla cevab vermediğimin sebebi; benim, Isparta merkeziyle olan münâsebetime buraca çok dikkat edilmesidir. Hem öteki yolda size gelinceye kadar, Risâle-i Nur’un müteaddid merkezlerinin istifadesidir.

Hüsrev Kardeş! Son mektubumda demişim: Hüsrev’lerin vâlideleri sebebiyet verdiler ki; bir seneden ziyâde bir vakitten beri bütün talebelerin peder ve vâlideleri duaya dâhil olmuşlar. Sakın yanlış zannetmeyiniz. Senin vâliden gibi, on seneden beri Risâlet-in-Nur’un has şâkirdlerinin dâiresinde bulunan orada çok âhiret hemşirelerim var. Onlar, yeniden başkalarının duaya dâhil olmalarına sebeb olmuşlar demektir.

Size Risâlet-in-Nur’un kerâmetinin bu havalide zuhur eden çok tereşşuhatından bir-iki hâdise beyan ediyorum:

Birisi: Hatib Mehmed (Rahmetullahi Aleyh) nâmında ciddî bir ihtiyâr talebe, İhtiyarlar Risâlesi’ni yazıyordu.

Səs yoxdur