Kalemlerini, ümmiliğime yardım veren Medrese-i Nuriye’nin üstadı Hacı Hâfız ve mahdumu ve iki kardeş Mustafa ve Sâlih ve iki kardeş Ahmed ve Süleyman ve beş kardeş beraber talebe olup, üçü bize yardım etmeleri; ve Babacan da Âsım’ın ruhunu şâd edip, o sistemde yardımımıza koşması; ve Zekâi de Lütfü’nün ruhunu mesrûr edip, eski Zekâi gibi vazifesine sarılması ve Marangoz Ahmed ve Kâtib Osman ve Mehmed Zühdü ve Nuri ve Tenekeci Mehmed gibi, eski kıymetdar hizmetleriyle Isparta’yı nurlandıran diğerleri gibi, Kastamonu’nun tenvirine de koşmaları; ve şimdi tanıdığım Mustafa ve Mustafa ve Mustafa ve Eyyüb, kalemleriyle, eski dost gibi ümmiliğime yardım etmeleri; elbette şübhesiz
müjdesini tam tasdik ederler.
Aziz, Sıddık, Mücahid Kardeşlerim Hasan Âtıf ve Sadık Rüfekası!
Evvelâ: Bu şuhûr-u selâse-i mübârekenizi tebrik ediyoruz. Sizin kalemlerinizin yâdigârları ve Risâle-i Nur’dan ayrılmamak ve sebat etmek senedleri olan yazılarınızı ve dininizi dünyanın çok fevkinde tutmanıza işaret eden dünya sûreti üstündeki çizgilerinizi ve îmân hizmetinde dâima sebat etmenize vesikalar hükmündeki imzalarınızı kemâl-i memnuniyetle aldık, kabul ettik. Cenâb-ı Hak sizlere, hazine-i rahmetinden onların hurûfâtı adedince defter-i a’malinize haseneler yazsın, âmîn.
Aziz kardeşlerim! Bu def’a yazılarınızda İhlas Risâlelerini gördüğüm için, sizi o gibi risâlelerin dersine havale edip, ziyâde bir derse ihtiyaç görmedim. Yalnız bunu ihtar ediyorum ki: Mesleğimiz, sırr-ı ihlasa dayanıp, hakaik-i îmâniye olduğu için; hayat-ı dünyaya, hayat-ı içtimâiyeye mecbur olmadan karışmamak ve rekabet ve tarafgirliğe ve mübarezeye sevkeden hâlâttan tecerrüd etmeğe mesleğimiz itibariyle mecburuz. Binler teessüf ki; şimdi müdhiş yılanların hücumuna maruz bîçâre ehl-i ilim ve ehl-i diyânet, sineklerin ısırması gibi cüz’î kusûratı bahane ederek birbirini tenkidle yılanların ve zındık münafıkların tahrîbâtlarına ve kendilerini onların eliyle öldürmesine yardım ediyorlar.