Kastamonu Lahikası | Mektup 124 - 125 | 201
(201-201)
(124)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Hem sizi, hem bizi, hem Risâle-i Nur dâiresini ve husûsan kahraman Tahir’i, bu Vird-ül A’zam-ı Kur’anî’nin bu tarzda zuhura gelmesiyle tebrik ediyoruz. Evet bunun tab’ında iki emr-i azîm var:

Birisi: Mu’cizatlı Kur’an-ı Hakîm’in ve kerâmetli Risâle-i Nur’un tab’la-rına matbaada görülmemiş bir çığır açtı.

İkincisi: Tahir’e ve Hâfız Ali’ye ve arkadaşlarına kazandırdığı fevkalâ-de bir sevab noktasıdır ki; bu sırra delil-i zâhir, emsâli matbaada, tab’da görülmemiş bir tarzda, aynen Tahir’in hattı fotoğrafla alınmış gibi, kim bakıyorsa, “Bu Tahir’in yazısıdır, matbu’ değildir” der.

Hem kâğıt, hem vakit dar olduğundan bâki umuma selâm.

Kardeşiniz
Said Nursî


* * *


(125)

Azîz Kardeşlerim!

Hâfız Ali’nin İslâmköyü’nün ismine ve oradaki Risâle-i Nur’un hâfızla-rına dâir beyanatı, bayram şekerlemelerinden belki Leyle-i Kadr’in tatlı envarlarından bir tatlı ruhumuza verdi.

Kâtib Osman’ın mektubunda iki kerâmet-i Nuriye’yi ve Hüsrev’in hem mektubu, hem geleceğini Nur, Gül sâhiblerini ve mübârekler medrese-i Nuriye hey’etlerini ve ma’sûm ve ihtiyârların selâm ve dualarını tebliğleri, bizi bu Ramazan-ı Şerif’in her bir günü, bize bir bayram hükmüne getirdi.

Bu Ramazan-ı Şerif’te bu müzeyyen, mükerrem Hizb-ül-Ekber-i Kur’ânî, birden bu havalinin ellerine geçmesi maddeten ve ma’nen pek büyük bir hüsn-ü te’sir ve sebeb olanlara pek çok sevab kazandırmaya başladı. Zaten bazı âyâtın her bir hurufuna on değil belki yüz, beş yüz sevab meyvelerini veriyor. Bu hizb-i ekberdeki âyâtın çoğu bu neviden olduğu gibi, i’caz noktasında da daha yüksek dereceleri var.

* * *
Səs yoxdur