Altıncı fâidesi: Hastalara yirmibeş deva-i îmânî veren risâlenin ilâçlarını nefsimde tatbik ederek, ayn-ı hakîkat olduğunu tasdik edip, a’sab ve sinirden gelen ziyâde hassasiyetîmden kıymetsiz fâni işleri, lüzumsuz ve endişeli meraktan ve fâidesiz ve zararlı alâkadan bir derece kurtulmağa sebeb olmasıdır.
Umum kardeşler ve hemşirelerimize birer birer selâm ve selâmetlerine dua ve dualarını rica eden kardeşiniz
Said Nursî
Aziz, Sıddık Kardeşlerim!
Size, hastalığın dokuz fâidesinden bâki kalan üçünü yazıyorum ki, o hastalığın bir meyvesi sâbık arabî fıkradır.
Yedinci fâidesi: Risâle-i Nur’un ehemmiyetli bir şâkirdinin ehemmiyetli bir hatasını tamir etmesidir. Şimdilik bu ehemmiyetli fâideyi îzah etmek münâsip değil.
Sekizinci fâidesi: Gâyet incedir, îzah edilmez; yalnız kısa bir işaret ederiz: Nasılki Hüsrev, yazdığı Kur’an’ı fotoğrafla tab’ını kabul etmeyerek binler câzibedar Kur’anlar kendi hattı ile Âlem-i İslâm’da intişarıyla, kutbiyet derecesinde bir mertebe-i ulviyeyi ve yüksek bir şeref-i imtiyazı bırakıp, Risâle-i Nur dâiresindeki sırr-ı ihlası muhafaza ve hazz-ı nefisten teberri etmiştir. Aynen öyle de: Bu hastalık, ruhumda öyle bir inkılâb yaptı ki; Risâle-i Nur’un parlak fütûhatını müteşekkirane temaşa etmek ve sevabdarane, mücahidane, bir nevi kumandan hizmetinde bulunmaktan gelen uhrevî zevki ve şerefi ve dünyada uhrevî meyvesini gösteren hizmet-i îmâniyenin şahsıma ait lezzeti ve imtiyazı, o sırr-ı ihlas için bırakmak ve kardeşlerime havale etmek ve onların şeref ve zevkleriyle iktifa etmeye nefs-i emmarem dahi muvafakat ederek, dünyanın bu uhrevî ve güzel yüzünde gözümü kapamak ve eceli ve mevti ferahla karşılamağa tam kabul etmesidir.