Kastamonu Lahikası | Mektup 30 | 46
(46-46)
(30)

Emin’le Feyzi’nin imzası altında şu cevab evvelce size gelen fıkralarının âhirindeki cevabın tetimmesidir. Size onlar gönderiyor.

Sual: Bize verdiğiniz cevabda diyorsunuz: “Siyasî geniş dâireleri merak ile takib eden, küçük dâireler içindeki vazifelerinde zarar eder.” Bunun îzahını istiyoruz?

Elcevab: Üstadımız diyor ki: Evet bu zamanda merak ile, radyo vasıtasıyla, ciddî alâkadarane küre-i arzdaki boğuşmalara merak edip bakanlar, dikkat edenler, maddî ve ma’nevî pek çok zararları vardır. Ya aklını dağıtır ma’nevî bir dîvâne olur, ya kalbini dağıtır ma’nevî bir dinsiz olur, ya fikrini dağıtır ma’nevî bir ecnebi olur.

Evet ben kendim gördüm: Lüzumsuz bir merak ile, mütedeyyin iki âmî bir adam -beride ilme mensubiyeti varken- eskiden beri İslâm düşmanı olan bir kâfirin mağlubiyetiyle ağlamak derecesinde bir mahzuniyet ve Âl-i Beytten Seyyidler Cemaatinin bir kâfire karşı mağlubiyetinden mesrûriyetini gördüm. Böyle âmî bir adamın, alâkasız bir geniş dâire-i siyaset hatırı için, böyle kâfir bir düşmanı mücahid bir seyyide tercih etmek, acaba dîvâneliğin ve aklı dağıtmaklığın en acib bir misali değil midir?

Evet haricî siyaset memurları ve erkân-ı harbler ve kumandanlara bir derece vazifece münâsebeti bulunan siyasetin geniş dâirelerine ait mesâili; basit fikirli ve idare-i ruhiye ve diniyesine ve şahsiyesine ve beytiyesine ve karyesine ait lüzumlu vazifesini geri bıraktırmakla, onları meraklandırıp ruhlarını serseri, akıllarını geveze ve kalblerini de hakaik-i îmâniye ve İslâmiyeye ait zevklerini, şevklerini kırıp havalandırmak ve o kalbleri serseri etmek ve ma’nen öldürmek ile dinsizliğe yer ihzar etmek tarzında, kemâl-i merak ile onlara malayani ve lüzumsuz mesâil-i siyasiyeyi radyo ile ders verip dinlettirmek, hayat-ı içtimâiye-i İslâmiyeye öyle bir zarardır ki; ileride vereceği neticeleri düşündükçe tüyler ürperir.

Səs yoxdur